TÜRKİYE şu son yıllarda bir sürü felaketle baş etmeye çalışıyor. Bir değil birkaç terör örgütünün peşine takılmış vatan hainleri güvenlik güçlerimize kalleşçe saldırıp sürekli şehit verdiğimiz ve dünyada giderek yalnızlaştığımız...
TÜRKİYE
şu son yıllarda bir sürü felaketle baş etmeye çalışıyor.
Bir değil birkaç terör örgütünün peşine takılmış vatan hainleri güvenlik güçlerimize kalleşçe saldırıp sürekli şehit verdiğimiz ve dünyada giderek yalnızlaştığımız bir süreçte hala hamasi çıkışların yapılması, saçma sapan yapılanmalara gidilmesi, Osmanlı'ya yani geriye yelken açıp, çağdaş açılımlardan uzaklaşmaya dönük etkinlikleri de, örf, adet ve geleneğimizle hatta inançla sarmalamaya çalışmanın ülkemizi ve ülke insanımızı nerelere ve hangi karanlık dehlizlere taşıyacağını bugünden öngörebilmek mümkün değil.
Dünyaya meydan okuyarak, yiğitlenme hastalığımız sonucu, dünyayı karşımıza aldık.
Davutoğlu’nun kılavuzluğunda Ortadoğu bataklığının içine burnumuzu sokmanın faturasıyla karşı karşıyayız.
Tarihin derinliklerinde kalmış bir imparatorluğun hayaliyle, Osmanlı'nın fethettiği toprakları hala bizim bir parçamız, buralarda yaşayan insanları da bizi çok seviyorlarmış gibi görme aymazlığı içinde ham hayaller peşinde koşarak, kendi kendimizle övünüp dururken, bu ülkelerdeki toplumların Osmanlıyı işgalci bir güç olarak gördüğünü hiç gündeme taşımıyoruz!
Durup dururken, Cumhurbaşkanımızın oğlu Bilal Erdoğan’ın liderliğinde Etnospor Kültür Festivali adı altında etkinliklerin başlatılması ilginç.
Bu etkinliklere bir tek Ortadoğu ülkesinin katılmaması ilginç değil mi?
Her gün şehit verdiğimiz, dünyada tek bir doğru dürüst güçlü bir dost ülkenin dahi kalmadığı, üç başlı terör örgütleri ve ihanet odaklarıyla uğraştığımız bir süreçte festival düzenliyor, toplu Cuma namazı kılınarak, aşırtmalı ve kapışmalı aba, kuşak güreşi, şalvar güreşi, yağlı güreş, aşık oyunları, çocuk oyunları, çubuk ve aşık atma oyunu, mangala, mas güreşi, at gösterisi ve akrobasi, atlı cirit, atlı okçuluk, okçuluk, gökbörü aktivitelerinin yapılmasının ne anlama geldiğini anlayabilmek için, eniştem beni niye öptü sözünü hatırlamadan edemedim!
15 Temmuz felaketi sonrasında yepyeni bir anlayışa yönelmekten bahsedilerek, siyasetçilerimizin karşılıklı saygıya dayalı uzlaşmacı bir anlayışa yönelmeleri ne kadar güzelse, bu olumlu atmosferden yararlanarak, tarihin derinliklerine öykünerek, Türkiye Cumhuriyeti'ni Osmanlı'nın ümmetçi yapısına taşıyarak, çok uluslu kozmopolit bir yapılanmayı din temelli bir anlayışla kaynaştırmaya çalışma işgüzarlığını anlamak mümkün değil.
Ortadoğu’da aynı etnik kökenden insanlar aynı dine mensup olmalarına karşın hala birbirlerini öldürmeyi bırakın, yok etmeye çalıştıklarını görmüyor muyuz?
Ankara’nın yıllara dayanan Ankaragücü takımı hangi aklın ürünü olarak Osmanlıspor yapılıyor?
Acaba, birileri Türk adından ve Türkiye tanımlamasından rahatsız mı oluyor?
Türkiye’de 72 milletten insan var.
Biz hepsine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bakıyor ve bunlar devletin en üst makamlarında görev yapabiliyor, bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı olabiliyorlar.
Bunlardan bazıları, sözde Türkiyeli gözüküp, özde Türkiye’yi ve Türkleri pasifize etmenin ilkel arayışı içindeler mi?