Londra Olimpiyatlarına çok sayıda sporcu ile katılmanın coşkusunu yaşadık. Bu katılımın sayıca fazlalığı, basketbol ve voleybol milli takımlarımızın olimpiyatlara katılma hakkını elde etmeleriyle birlikte, Türk sporcularının belli...
Londra Olimpiyatlarına çok sayıda sporcu ile katılmanın coşkusunu yaşadık.
Bu katılımın sayıca fazlalığı, basketbol ve voleybol milli takımlarımızın olimpiyatlara katılma hakkını elde etmeleriyle birlikte, Türk sporcularının belli dallarda olimpiyat barajını aşmaları da katılımın fazla olmasında önemli rol oynadı.
Yarışmalarda bir sporcumuzun yarışıyor olması bile bana göre başarı.
Tabii ki çok daha fazla madalya kazanılmasını isterdik.
Basketbolcu ve voleybolcu kızlarımızı içtenlikle kutluyorum.
Bizlere çok heyecan yaşattılar ve dünya devleri karşısında ezilmeden başa baş mücadele ettiler..
Altın madalya kazanan Servet Tazegül ve Aslı Çakır Alptekin, gümüş madalya kazanan Nur Tatar ve Gamze Bulut’la bronz madalya kazanan Rıza Kayaalp’i ayakta alkışlıyoruz.
Herhangi bir mücadelede “İman kuvveti” insanı bir ölçüde de olsa yarışa motive etse de, başarı için, çalışmanın çok daha önemli olduğu ortada.
Başarılı olan sporcularımızın başarısı iman kuvveti sayesinde gerçekleştiyse, çoğu beklediğimiz başarıyı yakalayamadığına göre onların imanı tartışmalı mıydı?
Halk arasında “İman kuvveti” belli zorlamayla elde edilen tesadüfi başarı olarak kullanılan bir tanımlamadır.
Çalışmayı, emeği, bilimi göz ardı edip, başarıyı sadece imana bağlarsak, bizim inancımıza göre yabancıların hiçbir dalda başarı kazanamaması gerekmez mi?
Ata sporu dediğimiz güreşte, sırtımız yerden kalkmazken, başka ülkelerin ata sporlarında başarılı olmamız da gösteriyor ki, çağa uygun tekniği kullanır, fizik kondisyonu da bilimsel metotlarla geliştirirseniz her dalda başarı yakalanabilir.
Yeni kurallarıyla, özellikle de ağır sıkletlerde güreşin seyir zevki tamamen ortadan kalkmış durumda. Grokemen müsabakaları itiş kakış şeklinde saçma ve de anlamsız güreş dalı!
Biz geçmişte, kendi ata sporumuz güreş sayesinde epeyce madalya alıyor, dünya ve olimpiyat şampiyonlukları kazanıyorduk.
O tarihlerde diğer ülkeler güreşi yeni yeni öğreniyorlardı.
Onlar sürekli çalışarak, yeni oyunlar geliştirirken, biz atadan kalma klasik yöntemlere bel bağlamakla yetindiğimizden, şimdi sırtımız yerden kalkmıyor!
Çağı anlamak, çağa uygun çalışma metotları geliştirmek, bilimsel yöntemlerle fizik kondisyon geliştirmek ve sporu tüm kitlelere benimsetip, spor okullarıyla gençleri temel eğitimle güçlendirmediğiniz sürece sporda başarı yakalanamaz.
Türk milletinin duaları sayesinde başarıyı yakaladıklarını söyleyen sporcularımız sanırım kendi emeklerine saygısızlık yapıyorlar!
Başarı kazananların başarısı dua ile geldiyse, başarısız olanlara bu millet başarıları için dua etmediler mi?
İşin çok daha çarpıcı yanı ise, Amerika, Çin, Rusya ve İngiliz milletinin duaları çok daha güçlü, bizimki zayıf mı kaldı?
Böylesine büyük başarılara koşan sporcuların böyle saçma sapan değerlendirmeler içine girmemeleri gerekir gibi geliyor bana!