OSMANLI dönemi dahil bugün bile, isminde ya da temel ilkelerinde 'DEMOKRASİ” olan sadece bir parti olmuş. O da, Demokrat Parti. O bile, bizim gibi ilericilik iddiasındakiler tarafından gerici bir parti olarak ilan edilirken, desteklediğimiz...

OSMANLI

dönemi dahil bugün bile, isminde ya da temel ilkelerinde “DEMOKRASİ” olan sadece bir parti olmuş.
O da, Demokrat Parti.
O bile, bizim gibi ilericilik iddiasındakiler tarafından gerici bir parti olarak ilan edilirken, desteklediğimiz CHP’nin altı okunda hala “DEMOKRASİ”nin olmadığından, çoğu partililerin haberinin bile olmadığını çok iyi biliyorum!
Haberi olanların da, ittihatçı Jakoben geleneğe sahip çıktıkları için, demokrasiye fazla sıcak bakmadıkları da bir gerçek.
Seçmenin önemli bir bölümü, bir partinin fanatik taraftarı olmaları bir yana, üstüne üstlük diğer partilerin de düşmanı halindeler.
Her seçimde partileri ve siyasileri, o günün somut gerçeklerine göre objektif bir biçimde değerlendirip, oy verenlerin sayısı ise etkili olsa da bir türlü belirleyici olmuyor.
Bir partinin lideri ve de tüm kadroları değişmesine, hatta partinin geçmişteki düşünsel açılımı ve de ideolojik yönü tamamen ortadan kalkmış, parti çok farklı bir çizgiye taşınmasına rağmen, kimi partililer, futbol takımı tutar gibi bir partiyi tutarken, liderleri de tabulaştırıp neredeyse tapınma noktasına taşıyabiliyorlar.
Herkes partilerini ve liderlerini tabulaştırırken, diğerlerini de yerin dibine batırıp düşman ilan ediyorlar.
Toplum olarak en zor dönemlerinden birini yaşamamıza ve terör örgütleri ülkede iç savaş çıkartmanın özel çabası içindeyken, AK Partili, CHP’li ve MHP’li tüm yurtseverlerin parti fanatizmini bir kenara bırakarak, bu büyük tehlikeye karşı tek yumruk olma gerçekçiliğine bir türlü yönelememeleri düşündürücü değil mi?
Bütün liderler ve siyasetçiler en acımasız bir biçimde birbirlerini eleştiri bombardımanına tutup suçlayarak, siyaset kurumu saygınlığını büyük ölçüde yitirmesine karşın, hala parti fanatizmi içinde hareket eden kimi beyinler, bu davranışı da, bu yoldan dönmemeleriyle övünerek, belli bir dik duruş olarak görmeleri bana çok ilginç geliyor!
Bu da gösteriyor ki, siyaset arenasında yer alan tüm aktörler, toplum olarak bizim bir yansımamız.
Aynı yansımanın, ülke genelindeki tüm kurum ve kuruluşlarda da varlığına üzülerek şahit oluyoruz.