SON zamanlarda Marmaris ve Alanya'daki eğlence mekanlarından yansıyan görüntüler, adeta ülke gündeminin birinci maddesi oldu. Anında müdahale edildi, bazı mekanlar kapatıldı, acil durum toplantıları yapılıp kalitenin yükseltilmesi adına hummalı bir çalışma başladı. Bu telaş, aslında çok daha derin bir meselenin, toplumsal değişimin ve kültürel yozlaşmanın bir aynası gibi duruyor karşımızda.
"Müzik ruhun gıdasıdır" demişler. Bu söze sonuna kadar katılıyorum. Ancak her dönemin kendi şartlarına göre şarkıları ve türküleri vardır. Benim için Türk sanat müziği ve türküler ayrı bir yere sahiptir. Sanat müziğimizin her şarkısının mutlaka yaşanmış bir hikayesi vardır, bazen bir şarkı dinlersiniz ve bir roman okumuş kadar derin dersler çıkarırsınız. Bir türkü dinlersiniz, sizi alır hiç bilmediğiniz bir coğrafyaya götürür.
Eski şarkılar bana çok anlamlı gelir. İçinde kibarlık, nezaket, karşıya saygı ve sevgide samimiyet vardır. "Bir bahar akşamı rastladım size. Sevinçli bir telaş içindeydiniz. Derinden bakınca gözlerinize neden başınızı öne eğdiniz?" Sözlerden adeta kalite akıyor. Nezaket, incelik, utangaç bir sevginin en güzel ifadesi...
Halk müziğimiz de öyle. "Sarı saçlarına deli gönlümü bağlamışım çözülmüyor Mihriban." Daha ilk tınısında insanın yüreğini alıp götürüyor. Mihriban türküsünü severek dinleyen bir insanla oturup saatlerce aşk konuşun, memleket meselesi konuşun sıkılmazsınız. Aslında Mihriban, memleket sevgisi gibidir. Nasıl vatanseverliğin haddi hududu yoksa, bir karış toprağından ayrılmak ölümden zor geliyorsa, evet Mihriban'dır memleket sevgisi. O, sadece bir aşk türküsü değil, aynı zamanda Anadolu'nun derinliklerinden süzülen bir vefa, bir bağlılık, bir memleket aşkıdır.
Eski ile Yeni Arasındaki Uçurum: Sanat mı, Gürültü mü?
Peki ya günümüz şarkıları? "Git ara bul getir saçlarını yol getir," "Kız ben seni bulmaz mıyım, saçlarını yolmaz mıyım" gibi sözler... Bu sözler, bırakın nezaketi, sevgiyi; açıkça kadına şiddeti, hoyratlığı, kaba kuvveti çağrıştırıyor. Nerede o "Bir bahar akşamı"ndaki zarafet, nerede Mihriban'daki duygu derinliği? Eski şarkılarda bir hikaye, bir ruh, bir incelik varken, yeni nesil şarkılar maalesef çoğu zaman içi boş, anlamsız bir gürültüye dönüşmüş durumda.
Elbette müzik de zamanla değişir, gelişir. Ama bu değişim, bir kültürel yozlaşmaya evrilmemeli. Müziğin, içinde yaşanılan kültürü yansıttığı gerçeğini göz ardı edemeyiz. Eğer dinlediğimiz şarkılarda saygı, sevgi, kibarlık yerine şiddet, hoyratlık ve değersizlik mesajları varsa, bu durum toplum olarak gittiğimiz yönü sorgulamamızı gerektirir.
Marmaris ve Alanya'daki olaylar da tam olarak bu noktada anlam kazanıyor. Eğlence mekanlarında çalan müzikler, edilen danslar, sergilenen tavırlar aslında arz ve talep meselesidir. Sadece kulaklarımıza hitap eden endüstriyel müzik sektörünün egemen olması, trafiğe gürültü olarak yansıyor.
Sadece eğlence sektörünü konuşmak, o mekanlar üzerinden sorun çözmek asıl meseleyi ertelemek olur. Kaliteyi yükseltmek adına yapılan toplantılar elbette önemli, ancak asıl mesele, toplumun kültür ve sanat çıtasını yükseltmektir.
Esen kalın...