TOPLUM baskısı.  Mahalle baskısı. Egemen güçlerin baskısı. Aile baskısı. Velhasıl. Birey ve toplum olarak bir sürü baskıyla karşı karşıya kalabiliyoruz. Aslında bu tür baskıları, toplum ve birey olarak, biz kendi kendimize yapıyoruz....

TOPLUM

baskısı.

Mahalle baskısı.
Egemen güçlerin baskısı.
Aile baskısı.
Velhasıl.
Birey ve toplum olarak bir sürü baskıyla karşı karşıya kalabiliyoruz.
Aslında bu tür baskıları, toplum ve birey olarak, biz kendi kendimize yapıyoruz.
Tabii ki her toplumun uzun yıllara dayanan inançları örf, adet ve gelenekleri vardır.
Ama bir toplumun bir anda, bir çizgiden yepyeni bir çizgiye taşınması olacak şey değil.
Birden bire, bir bireyin, bir biçimde, hidayete erip, bir düşünsel yönelişten bambaşka bir düşünsel yönelişe nasıl geçiş yapabildiğini hep merak etmişimdir..
Tabii ki bu tür değişimlerin nedenlerinin içeriğine indiğimizde, çok farklı ajandalarla yüz yüze gelebiliriz!
Birey konusunda bir şey diyemem ama bir toplumun, inanç anlamında, birden bire değişmesi mümkün değil.
Toplum ve birey olarak, mevcut egemen gücün dikkatini çekmek, onun imkanlarından şu ya da bu biçimde yararlanabilmek hatta o gücün taraftarlarının arasına girerek bu gücün bir parçası olabilmek için özde olmasa da şeklen o gücün ideolojisini benimsemiş gibi görünenlere geçmişte çok rastladığımız gibi, bugün de bu tür görüntüler sergileyen dostlarımızın varlığını kabul etmek zorundayız!
Hiçbir çıkar düşünmeden, bir siyasi yapının, bir ideolojik yapılanmanın, ülkeye ve ülke insanına yararlı olduğuna ya da olacağına inanarak yönelenlere tabi ki en küçük bir sözümüz olamaz.
Amma ve lakin, belli hesaplara dayalı olarak, bir yapılanmadan ayrılıp bir başka yapıya yönelen hatta sevdiğiyle evlenebilmek, bir topluma şirin görünebilmek için din bile değiştirenlere diyecek laf bile bulamadığımı söylemeliyim.
Aslında son köşe yazımda, iktidarlar değiştikçe, kimilerinin nasıl değiştiklerinden dem vurmuştum.
Bu tür maddi ve manevi çıkar hesapları yaparak, özde değil sözde ve görüntü anlamında farklı kimliklere bürünenlere, her dönemde rastlanmıştır.
Savaştan, kavga ve gürültüden çok korkan, hatta askere bile gitmemek için olmadık arayışlara giren yüreksiz insanların, sosyal medyada ya da herhangi bir sohbet esnasında, vatan-millet sevdasından söz edip yiğitlenmeleri bir yana, savaşa bile gitmekten söz etmeleri ilginç hale gelmeye başladı!
- DEVAM EDECEK -