BİR gün geçmiyor ki Saadet Partisi Yönetim Kurulu üyeleri ilginç basın açıklamalarına imza atmasın! Keşke bazen ilginç ajandalarına yönelik olmayan, yerel politikayla ilgili bir yorumda bulunsalar ve dişe dokunur bir şeyler söyleseler. SP...

BİR gün geçmiyor ki Saadet Partisi Yönetim Kurulu üyeleri ilginç basın açıklamalarına imza atmasın!
Keşke bazen ilginç ajandalarına yönelik olmayan, yerel politikayla ilgili bir yorumda bulunsalar ve dişe dokunur bir şeyler söyleseler.
SP İlçe Teşkilatı Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Sarıca, bu kez de güvenlik kameralarına, şehirde güvenliğin artırılmasına kafayı takmış, bunu yanlış bir uygulama olarak görmüş.
Tekrarlıyorum.
“Şehirde güvenliğin artırılmasını yanlış bir uygulama olarak görmüş.”
Suç oranının azaltılmasına yöntem olarak, çocuklara okullarda dini eğitim verilip Yunus Emre ve Mevlana okutulmasını öngörüyor kendisi.
Bu beyanatları gördükçe, diyorum ki; Allah korumuş hepimizi, iyi ki Saadet Partisi iktidarda değil.
Yoksa hepimizin durumu vahimdi.
Yahu, iyi de bu şehirde ve Türkiye'nin başka birçok şehrinde hırsızlığın ve diğer benzeri suçların sebebi dini eğitimin az olması değil ki?
Tamamen bir gelir/ekonomi sorunu bu.
Daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi aç olan insanın tek hedefi bir an önce karnını doyurmaktır, Mevlana antolojisini bitirmesi veya Yunus Emre'nin bütün kitaplarını okumuş olması bir şeyi değiştirmez.
Suçun sebebi ne yazık ki gelir düzeyi, başka da hiç bir şey değil.
Dini eğitim buna ne tür bir katkı sağlayabilir?
Zaten okullarımızda yeterince dini eğitim, daha doğrusu İslam eğitimi var.
Zira diğer dinleri sanki dalga geçermişçesine anlatan kitaplarımız var.
Çocuklar zaten bu konuda her kaynaktan bilgi alıyor.
Çocuğa daha fazla dini eğitim iteleyip, sonra da “kesin suçlu olmaz bu şimdi, dur bakalım” mı diyeceğiz?
Epey mantıksız bir durum bu, gördüğünüz gibi.
Evet, artırılan güvenlik önlemlerine bir gün gerek olmayabilir, ancak o gün insanların yeterli dini eğitim aldığı gün değil, gelir dağılımının Türkiye'de adaletli ve düzenli olduğu gündür. İnsanların evinde yiyecek yemeği olduğu, belli ihtiyaçlarını karşılayabildikleri zaman zaten suç oranı doğal olarak düşer.
Bunun dinle, vicdanla veya ahlakla hiç bir ilgisi yoktur diye düşünüyorum.