İSTANBUL'DA bir ev sahibinin ilanını okuyunca aklıma ilk gelen, bu bir kiralık ev ilanı mı, yoksa üst düzey bir kurumsal işe alım duyurusu mu?
İstanbul Ümraniye'de bir daire sahibi, 2+1 dairesini kiraya verirken kapıya öyle bir liste asmış ki, sanırsınız evine kiracı değil, NASA'ya astronot seçiyor.
Emekli olana yok. Gerekçe: "Emekli maaşına haciz konulamaması." Bu ne demek biliyor musunuz? "Senden alacağım parayı garantilemek istiyorum.
Eğer sen borca girer de bana kirayı ödeyemezsen, ben senin maaşına el koyamayacağım için, hiç risk almayayım, sen gelme."
Peki kim gelecek?
Devlet memuru veya kurumsal bir firmanın çalışanı. Ama durun, bu da yetmez! Yanında neler istenecek: Tahliye taahhütnamesi (ki bu zaten yasal bir zorunluluk, ekstra bir lütuf değil), Adli sicil kaydı (teröriste ev kiralamıyoruz herhalde?), Findex kredi notu (bankadan kredi çekmiyoruz, bir ev kiralıyoruz) ve en bombası: Maaşında haciz olmadığına dair belge.
Yani adamın finansal geçmişini, borç durumunu, bankayla ilişkisini didik didik inceleyecek.
Bu durum, memleketteki barınma krizinin vardığı trajikomik noktanın en net fotoğrafıdır. Kiralar zaten uçmuş gitmiş.
İnsanlar maaşının yarısını kiraya veriyor. Şimdi de ev sahipleri, risk iştahını sıfıra indiren ve insaniyetten uzaklaşan bir tavırla, kiracıları resmen sınıflara ayırmaya başladı.
İlanın hedefindeki asıl dram, emekliler. Ömrünü çalışarak geçirmiş, bu ülkeye vergisini vermiş, primini yatırmış insanlara reva görülen muamele bu mu olmalı?
O emekli, zaten küçücük maaşıyla ay sonunu zor getiriyor.
Çoğu, en zor günlerinde bile kirasını aksatmamak için yemediklerinden keser.
Onlar, en güvenilir kiracıdır aslında; maaşları düzenli, sabit ve tek gelirleri olduğu için kira ödeme konusunda hassastırlar.
Şimdi bir ev sahibi çıkıp, "Sen risklisin, sen gelme" dediğinde, o insan nereye gidecek? Bu ülkenin çilesini çekmiş, yaş almış bu insanlar için özel çadır kentler mi kuralım? Yoksa "Emekliye ev yasaktır" diye kanun mu çıkaralım?
Mesele sadece bir daire ilanı değil. Mesele, toplumsal vicdanın ve empati duygusunun kiraların altında ezilip yok olmasıdır.
Dar gelirli, asgari ücretli, emekli...
Bu insanlar "nitelikli kiracı" değil mi? Onlar yaşama, başlarını sokacak bir çatı bulma hakkına sahip değil mi?
Ev sahibi olmak, bir mülkiyet hakkıdır, evet. Ama bu hakkı kullanırken, insanları gelir durumlarına göre aşağılama ve temel bir insani haktan mahrum etme hakkını vermez.
Barınma, lüks değil, temel ihtiyaçtır.
Bu tür ilanlar, bir daireden çok, toplumdaki büyük yarayı gösteriyor. Ve o yara, maalesef sadece parayla değil, biraz da vicdanla kapanır.
Esen kalın...