YILLARDIR. Ezanın hoparlörlerden okunması. Sesin sonuna kadar açılması. Camilerin birbirine yakın olması nedeniyle seslerin birbirine karışması. Kimi camilerde ezanın biraz önce, ya da sonra başlaması. Ezanın makamında okunmaması gibi daha...

YILLARDIR.

Ezanın hoparlörlerden okunması.
Sesin sonuna kadar açılması.
Camilerin birbirine yakın olması nedeniyle seslerin birbirine karışması.
Kimi camilerde ezanın biraz önce, ya da sonra başlaması.
Ezanın makamında okunmaması gibi daha birçok konuda eleştiri getirilmesine karşın, bu konuda bir türlü sağlıklı bir çözüme gidilememişti.
Nihayet Diyanet İşleri Başkanlığı, aldığı yeni bir kararla ezanlarda standardizasyona gidecek.
Diyanet İşleri, ezan ve sala hizmetleri başta olmak üzere cami odaklı dini hizmetlerdeki karşılaşılan problemleri konuşup çözmek amacı ile Ankara’da ve İstanbul’da Ezan ve Cami Odaklı Din Hizmetleri Çalıştayı düzenledi.
Çalıştayda, ezan esnasında kullanılan mikrofonlardan, ses düzeylerine, ezan süresine dair birçok konu ele alındı.
Ezan, özünde namaza çağrı olmasına karşın, makamında güzel bir sesle okunduğunda, dinle ilgisi olmayanları hatta farklı dinlere mensup insanları bile etkilediği bir gerçek.
Hatta, farklı dinlere mensup bazı kişilerin ezandan etkilenip Müslüman olduklarından bile söz edilmekte.
Vakitlere göre ezan, Saba, Rast, Hicaz, Eviç-Segah, Uşak-Beyati makamıyla okunabildiğinden olacak, müezzinin sesi de güzelse, ezana doyum olmazken, kötü ses, kötü hoparlör ve hoparlörlerin sonuna kadar açılması halinde, ezanın estetiği bozulduğu gibi, kulakları da tırmalayıp rahatsız etmekte.
Kimi mahallelerde, camiye yakın yerlerde oturanlardan, ezan sesinden rahatsız olup ev değiştiren yerli ve yabancılar var.
Diyanet'in bu çalıştayda, ezanın 80 desibelin üzerine çıkmaması, makamında, güzel bir sesle ve bir merkezden okunması kararları ne kadar önemliyse, bu konunun yerelde nasıl denetleneceği konusu da o kadar önemli.
Daha önce, eski müftülerimizle bu konuyu görüşmüştüm.
İlginçtir, merkezi sistemle okunduğunda, müezzinlerin ezanı unuttukları, sabahları da uyuya kaldıkları için bütün camilerde ezanın okunmasına devam edildiğinden söz etmişlerdi.
Olaya bu açıdan baktığımızda, demek ki bundan böyle müezzinler ya da imamlar ezanın makamını unutmayacağı gibi, sabahları da uyuya kalmayacaklar demektir!
Çok daha ilginci ise, Avrupa’da bir ülke, ezanın hoparlörden okunmasını yasaklamaya kalktığında "Ezan yasaklandı" diye haber yapıp toplumu galeyana getirmeye çalışanlara ne demeli?