MHP'nin ve Ülkücü hareketin, 1980 öncesi, özellikle de iki kutuplu dünyada, Sol-Sağ çatışmasının tavan yaptığı dönemdeki politikalarıyla, bugünkü politikaları arasında dağlar kadar fark var. Bu değişimin ilk adımlarını rahmetli...
MHP’nin ve Ülkücü hareketin, 1980 öncesi, özellikle de iki kutuplu dünyada, Sol-Sağ çatışmasının tavan yaptığı dönemdeki
politikalarıyla, bugünkü politikaları arasında dağlar kadar fark var.
Bu değişimin ilk adımlarını rahmetli Türkeş atarken, Devlet Bahçeli de aynı çizgiyi devam ettirme gerçekçiliğini gösterdi.
Devlet Bahçeli’yi kimi MHP’li ve Ülkücüler pasiflikle suçlasalar da, Bahçeli’nin devlet adamlığı ciddiyeti içinde, oy kaygısına dayalı politikalara ve eylemlere yönelme yerine, ülke çıkarlarını ön planda tutması alkışlanacak bir durum.
Bir muhalefet partisinin liderinin, hem de Türkiye gibi bir ülkede, muhalefet partilerinin iktidarları topa tutup, ülkenin krizden krize sürüklenmesine neden olabildikleri bir gelenekte, sayın Devlet Bahçeli’nin, ülkesinin ve ülke insanının çıkarlarını gözeterek, iktidar partisinin krize sürüklenmesini istememesi kadar sevindirici ne olabilir?
Terörün ortaya koyduğu kan ve gözyaşında, kentlerde şehitlerin cenazeleri kaldırılırken, duyguların ve de kinin kontrol edilemez hale gelebileceği ortamlarda bile, MHP’yi özellikle de Ülkücü gençliği frenleyebilen, PKK’yı Kürtlerle özdeşleştirerek, kan ve göz yaşının sorumlusu olarak belli bir genelleme içinde Kürtleri göstererek, Türk-Kürt çatışmasını çıkartmaya çalışan kesimlere rağmen, bu oyunu bozabilen Devlet Bahçeli’yi taktir etmemek mümkün mü?
Eski Ülkücülerle günümüzün genç Ülkücülerinin ve de MHP’nin ülke genelindeki teşkilatlarda yer alan kadroların da, bu doğrultuda hareket edebilmeleri, provokasyonlara gelmemeleri de ayrıca taktir edilebilecek bir durum.
Özellikle Alanya’da, çok güçlü bir yapıya ve de potansiyele sahip, yaşlı ve genç Ülkücülerin olgunluğu, duygularıyla değil akıllarıyla hareket etmeleri, hem Alanya hem de ülkemiz için çok güzel bir tablo.
1980 öncesinin Ülkücü kadrolarının dünya görüşleri tabii ki büyük ölçüde değişti.
Geçmişte demokrasiyi önemsemeyen Ülkücü hareket bugün Demokrasiye sahip çıkıyor.
MHP ve Ülkücü kadrolardaki bu olumlu değişimi hepimizin taktir edip desteklemesi gerekir.