Pek çok aile tarafından zekâ alameti sayılıp takdir gören, hatta övünülen bir şey olsa da dikkat eksikliği ve hiperaktivite, aslında sanıldığı kadar masum bir şey değil. Türkiye'de her 20 çocuktan birinde dikkat eksikliği hiperaktivite...
Pek çok aile tarafından zekâ alameti sayılıp takdir gören, hatta övünülen bir şey olsa da dikkat eksikliği ve hiperaktivite, aslında sanıldığı kadar masum bir şey değil. Türkiye'de her 20 çocuktan birinde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) görülmektedir. DEHB erkeklerde kızlara oranla 2-6 kat daha fazla görüldüğü ve gerek çocuk için gerekse aile için ciddiyet teşkil eden bir hastalık türüdür.
DEHB NEDİR, BELİRTİLERİ NELERDİR VE ÇOCUKLARI NASIL ETKİLEMEKTEDİR?
DEHB; aşırı hareketlilik, yerinde duramama, dikkatini bir şey üzerinde uzun süre yoğunlaştıramayarak ciddi dikkat sorunları yaşama, istekleri erteleyememe (dürtüsellik) gibi belirtilerle ortaya çıkan psikiyatrik bir bozukluktur. Ortaya çıkan ilk belirtiler, çocuğun günlük yaşamını etkileyecek boyutta olup sıklıkla 7 yaşından önce başlamaktadır. Tanı için, bu belirtilerin yaşıtlarına oranla daha şiddetli boyutta olması gerekmektedir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların yüzde 20 ila 30'unda sadece dikkat sorunları, yüzde 15’inde hiperaktivite-dürtüsellik sorunları, yüzde 50-70’inde ise hem dikkat hem de hiperaktivite-dürtüsellik sorunları görülmektedir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların beyinlerinin ön bölümlerinde ve bu bölümle yakından ilişkili olan beyin yapılarında normale oranla daha düşük kanlanma ve şeker kullanımı görülmektedir. Beynin bu bölümünün kişinin kendini kontrol etmesi, dikkatin yoğunlaştırılması ve sürdürülmesi, isteklerini koşullara göre düzenlemesi ve planlama yapabilmesi gibi önemli görevleri vardır. Bilimsel araştırmalar ışığında diyebiliriz ki bu bozukluğun meydana gelmesinde kalıtım da yüzde 50–90 oranında etkili olmaktadır.
DEHB 'HASTALIK' OLARAK GÖRÜLMÜYOR
Toplumumuzda DEHB ile ilgili ne yazık ki doğru bilgi sahibi olanlar oldukça az. Pek çok insan, 'Enerjisi fazla geliyor, bırakın koşsun, büyüyünce düzelir', 'Hareketli çocuk zeki çocuktur' şeklindeki yanlış inanışlarıyla sorunu göz ardı ederek tedaviyi geciktirmektedirler. DEHB'li çocukların büyük bir çoğunluğunda, şayet tedavi edilmezlerse, ileri ki yıllarda başka psikiyatrik sorunların da oluşma olasılığı yüksektir. Bunların başında alkol-madde kullanım bozukluğu, antisosyal kişilik özellikleri ile depresyon ve kaygı bozuklukları gelmektedir. Bu çocukların akademik performanslarına bakacak olursak zamanla belirgin bir düşüş söz konusudur. Okulda derslere devamsızlık, sınıf tekrarı, disiplin cezaları gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Yine bu çocukların, ileriki yıllarda yasalarla ilgili daha sık sorun yaşadıkları ve daha fazla trafik kazasına yol açtıkları bulunmuştur. Özetle DEHB basit, gelip geçici bir yaramazlık veya dikkat dağınıklığı olarak değerlendirilmemeli, tedavisi için gerekli önlemler olabildiğince önceden ayarlanmalıdır.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Tedavi edilmeyen DEHB olgularında ileriki yaşamlarında ağır davranış bozuklukları ve akademik başarısızlık gelişme riski yüksektir. Bu nedenle DEHB’de erken teşhis ve tedavi önemlidir. Muhakkak bir çocuk ve ergen terapisi uzmanına, bir psikiyatr, bir psikoloğa başvurarak erken tedavinin yoluna bakılmalıdır. Yüzde 80-90 oranlarında tedavi edilebilir bir bozukluk olan DEHB’nin tedavisinde sıklıkla ilaç tedavisi, anne-baba eğitimleri, bireysel eğitimler, bilişsel-davranışçı terapiler aile ve grup terapileri etkili olmaktadır. Bu tedavi yöntemlerinden hangilerinin kullanılacağının kararı ise kişinin bireysel özellikleri dikkate alındıktan sonra uzmanca belirlenir. Bugüne kadar yapılmış olan bilimsel araştırmalar ve çalışmalar, ilaç tedavisinin DEHB tedavisinde en etkin tedavi biçimi olduğunu ortaya koymuştur.