VATANDAŞ olarak, meclisteki rezilliklerden rahatsız olmayan var mı? Parti fanatizmi içinde olmayan bir tek kişinin bile, mevcut siyasi partilerden ve de liderlerinden memnun olduklarını söylemek mümkün değil. Siyasi kutuplaşmaya dayalı uzlaşmaz...

VATANDAŞ

olarak, meclisteki rezilliklerden rahatsız olmayan var mı?

Parti fanatizmi içinde olmayan bir tek kişinin bile, mevcut siyasi partilerden ve de liderlerinden memnun olduklarını söylemek mümkün değil.

Siyasi kutuplaşmaya dayalı uzlaşmaz tutum ve çirkin siyaset, salt cumhuriyet döneminin bir ürünü de değil.

Osmanlının son yıllarındaki meşrutiyet dönemi, çok partili bir süreci içeriyordu.

Yani, çok partili dönemle tanışmamız, 1946 yılında değil, çok daha öncelerine dayanıyordu.

Cumhuriyetle birlikte, bir anlamda biz, çok partili dönemden tek partili döneme geçmiş olduk!

CHP, Türkiye Cumhuriyetini kuranların partisi.

Kurucuların önemli bir bölümü asker kökenliydi.

Ülke nüfusunun yüzde 80’i köylerde yaşarken, okuma yazma bilmeyenlerin oranı da yüzde 90’lardaydı.

Ümmetçilikten milliyetçiliğe yöneliş kolay olmadı.

Dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de milliyetçiliğin farklı açılımlarını yaşıyoruz.

Vatanını ve milletini, daha doğrusu, yakınını sevmeye dayanan bir milliyetçiliği benimseyenler olduğu gibi, kafatasçı, ırkçı, faşizme dayanan bir milliyetçiliğe yönelmiş insanlarımız da var.

Ülkenin işgali, kurtuluş mücadelesi olmasaydı, belki de hala monarşiyle yönetiliyor olurduk!

Tek parti, tek adam dönemi, demokrasiye geçişin değil, demokrasiye uzanmanın bir aracıydı.

Uzanabildik mi?

Sanmıyorum.

Demokrasi bir kültür, aynı zamanda bir yaşam biçimi.

Biz daha o safhalara gelebilmiş değiliz.

CHP’de, her parti ve her şey gibi, dünyada çok hızlı bir biçimde gündeme gelen, toplumsal gelişim ve değişimlerden etkilenerek, buna uygun politikaların arayışı içine girmesine karşın, toplumun büyük bir çoğunluğunun onaylayabileceği bir politikayı henüz yakalayabilmiş değil.

CHP kuruluşundan bu yana, çok farklı kişiliğe ve dünya görüşüne sahip liderlerle yoluna devam etti.

Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal CHP’de uzun süre etkili oldular.

Bugün de Kemal Kılıçdaroğlu CHP’ye yön verme çabası içinde.

CHP rahmetli İsmet İnönü döneminde solun tırmanışa geçtiği süreçte “Ortanın Solu” diye bir sloganla sola açılmaya çalıştı.

Rahmetli Ecevit liderliğinde de “Demokratik Sol” sloganıyla sözde daha sol bir çizgiye taşınma arayışları başladı.

Sonrasında ise CHP, Sol ile Sağ arasında yalpalayıp duruyor.

Siyasi kutuplaşmanın ve siyasetin olabildiğince çirkinleşmesinde CHP’nin ve de bugünkü lideri Kılıçdaroğlu’nun da diğer liderler gibi ciddi katkısının olduğunu söyleyebiliriz.

Ana muhalefet partisi olarak başta CHP olmak üzere, muhalefet partilerinin topluma bir türlü güven verememeleri nedeniyledir ki, AK Parti üç dönemdir iktidarını sürdürme başarısını gösterebildi!