1980 öncesinin 9 Işık ya da Necdet Sevinç'in 'Ülkücüye Notlar” kitabındaki anlayış bugün geçerliliğini koruyabilir mi? 1980 öncesindeki Marksist sol anlayış bugün gündeme taşınabilir mi? CHP'ye bir bakın. Birkaç ay ya...
1980
öncesinin 9 Işık ya da Necdet Sevinç’in “Ülkücüye Notlar” kitabındaki anlayış bugün geçerliliğini koruyabilir mi?
1980 öncesindeki Marksist sol anlayış bugün gündeme taşınabilir mi?
CHP’ye bir bakın.
Birkaç ay ya da yıl, partinin başına belli kriz dönemlerinde geçenleri saymazsak.
Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal ve en sonunda da bugün CHP’yi seçime taşıyan Kemal Kılıçdaroğlu bu partinin liderliğini üstlenen kişiler.
Bu isimlere iyi bakın.
Kişiliklerini, bilgi birikimlerini, siyasi deneyimlerini, dünyayı algılamalarını ve de yorumlamalarını, görev yaptıkları süreç içindeki dünya görüşlerini, ideolojik tercihlerini bir inceleyin.
Hiç birbirlerine benziyorlar mı?
Dünyada değişmeyen tek şeyin değişim olduğu söylendiğine göre, insanoğlu da, her alanda belli bir gelişim ve değişimi yaşar.
Belli bir alışkanlık içinde bir marketten, kasaptan, ya da manavdan alışveriş yaparken, bir hata gördüğünüzde alışkanlığınızı değiştirmez misiniz?
Bazı seçimlerde, CHP’nin, MHP’nin yada AK Parti’nin kalesi olarak bilinen yerlerde, seçmen farklı partilere yönelebilmekte.
Tarihinde ilk defa MHP, Alanya’da belediye başkanlığını kazandı.
Gazipaşa gibi solun kalesi bir yerde MHP ve de AK Parti seçim kazanabildi.
Demek ki, parti fanatizminden ve ideolojik saplantılardan uzak belli bir gerçekçilik ve de akılcılık içinde oyunu kullanan vatandaşlar, partilere biat ederek değil, partilerin özellikle de parti yöneticilerinin başarılarına ya da başarısızlıklarına göre oy kullanıyorlar.
Olaya bu açıdan baktığımızda, koalisyon dönemlerinin ortaya çıkarttığı krizler sonrasında seçmen o tarihteki ANAP, DSP, MHP’ye bir tepki olarak, yeni kurulmuş bir parti olmasına rağmen AK Parti'yi tek başına iktidara taşıdı.
AK Parti’nin, özellikle de Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 yılı bulan tek başına iktidarı döneminde, ülkeye çok şey kazandırdığını söylemek mümkün.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığına geçtikten sonra bana göre çok değişti.
Sanırım hem AK Parti, hem de Erdoğan iktidar yorgunu.
AK Parti’nin yeni genel başkanı ve Başbakan Davutoğlu henüz rüştünü ispat etmiş değil.
Başbakan Davutoğlu’nu anlamakta zorlanıyorum.
Davutoğlu, konuşmaları ve de röportajlarındaki kişiliği ile, miting meydanları ya da grup toplantılarında kürsüye çıktığında attığı nutuklarda bambaşka bir kişiliğe bürünüyor.
Sohbetlerdeki konuşmalarında bilim adamı, kürsüde nutuk çekerken bir tarikatın lideri gibi bir jargona yöneliyor.
Cumhurbaşkanı ile Başbakanın her konuşmalarında türbanlılardan ve İmam Hatip liselilerinden bahsederek onların geçmişteki mağduriyetlerini, temcit pilavı gibi sürekli topluma sunması, sanırım İmam Hatip liselilerle türbanlıları da rahatsız ediyordur.
Bu, Ömer Seyfettin’in 'Diyet'ine benzemeye başladı!