Büyüklerimiz ne demiş, 'Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı.” Kimi siyasilerimizle bazı vatandaşlarımız, sürekli eskiyle yani geçmişleriyle övünmekten, bulundukları konumu bir türlü göremediklerinden, ileriye dönük...
Büyüklerimiz ne demiş, “Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı.”
Kimi siyasilerimizle bazı vatandaşlarımız, sürekli eskiyle yani geçmişleriyle övünmekten, bulundukları konumu bir türlü göremediklerinden, ileriye dönük de en küçük bir adım atamamanın aymazlığı içinde bocalayıp duruyorlar!
Nostaljik takılmaların romantizminde zaman zaman gezinmek insanı bir ölçüde de olsa dinlendirir ama eskiye öykünerek ve övünerek yaşamak insanın geleceğini karartır.
Eskiden, yol, su, elektrik, televizyon, telefon yoktu.
Ne güzel, mum ışığında ders çalışır, her akşam bir komşuda buluşur, gülüp eğlenirdik.
Trafik sorunu, gürültü kirliliği yoktu, her yer yemyeşildi.
Çoğu ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılardık.
Kendimiz üretir, kendimiz yerdik.
Her evde büyük ve küçükbaş hayvanlar vardı.
Yağa, yoğurda, süte, yumurtaya para vermezdik.
Tek masrafımız, tuz, şeker ve gaz yağıydı.
Ekmeği bile kendimiz yapar, sebzemizi de bahçemizde yetiştirirdik.
Ulaşımı atla, eşekle yapardık.
Kağnıya binmek, çarık giymek, yamalı elbiselerle gezmek, düven sürmek, tınar savurmak bambaşka bir zevkti.
Evlerde su olmaz, en yakın çeşmeden kovalarla su taşırdık.
Eskiye yelken açıp geçmişteki tüm olumsuzlukları böylesine ballandıra ballandıra anlatırsanız, günümüz gençliği de buna ister istemez inanmaya başlar.
Osmanlı dönemiyle Cumhuriyetin kuruluş yılları ve sonrası da, böylesine bir hayalcilik içinde ballandırıla ballandırıla anlatılıp, zorlukları, yoksullukları, sıkıntıları, en basit bir hastalıktan bile insanların öldüğü, yaşam yaşının ortalamasının 40-45’ler düzeyinde olduğu, bugünkü insanların en verimli olduğu bu yaşlarda, o tarihlerde insanlarımızın göçtükleri hatta öldükleri üzerinde kimse durmazsa, tabii ki toplum bugünkü imkanların ne anlama geldiğini anlayamaz.
Son yıllarda, mevcut partilerimiz geçmişleriyle değerlendirilerek, ne kadar eski iseler o kadar değer biçilmeye kalkılıyor.
Bu, en lüks mağazalardan marka ürün alan beyinlerin, eskinin bit pazarına övgüler yağdırmalarına benziyor.