Bilmeye cesaret et Başlıktaki söz kime ait şimdi hatırlamıyorum. Ancak gerek insanların gerekse de ülkelerin hayatında çok önemli bir yeri olduğunu biliyorum. Ülkemizde neredeyse 30 yıla yaklaşan bir iç çatışma yaşıyoruz. Dönüp dolaşıp...

Bilmeye cesaret et

Başlıktaki söz kime ait şimdi hatırlamıyorum. Ancak gerek insanların gerekse de ülkelerin hayatında çok önemli bir yeri olduğunu biliyorum.
Ülkemizde neredeyse 30 yıla yaklaşan bir iç çatışma yaşıyoruz. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz.
Kışın sessizlik, yazın kan ve gözyaşı.

Giderek (maalesef) toplumsal iletişim de ortadan kalkıyor.

Bölge insanı "Ya bizdensin, ya onlardan" anlayışı sonucu iki arada bir derede.
Şiddetin her türlüsünü yaşayan bu insanlar için Doğuda yaşamak demek; hayatta kalma mücadelesi vermek, ölümle baş etme çabası göstermek demektir.

Hayatta kalabilse bile (daha dün intihar bombacısının üzerine kapaklanıp çocuklarını kurtarmaya çalışan anne gibi) kaybettiklerinin acısıyla yaşamak demektir.

Tarih bize benzer sürecin İngiltere-İrlanda arasında da yaşandığını göstermektedir. Bilindiği gibi 1914 yılında Britanya-İrlanda için idari özerklik (Krallığın çöküşünün başlangıcı olacak olan) ilkesini kabul etti.
Buna rağmen bir kaç ayaklanmadan sonra 1919 yılında Sinn Fein(biz kendimiz) partisi milletvekilleri İmparatorluk meclisindeki sandalyelerine oturmadılar, kendi meclislerini kurdular ve İrlanda'nın bağımsızlığını ilan ettiler. Ve İngilizlere karşı yeni bir ayaklanma başlattılar.
Bu ayaklanmanın sonunda biri kuzeyde (Protestan - birlikten yana), diğeri güneyde Katolik (milliyetçi) iki parlamento kuruldu.. Bu kez milliyetçiler bölünme ilkesinin kabul edilmesi konusunda kendi aralarında çatışmaya başladılar.
Nihayet 1921 yılında Britanya-İrlanda anlaşmasıyla güneyde, Britanya İmparatorluğu içinde Dominyon statüsüne sahip yeni Serbest İrlanda Devleti kuruldu.
Sorun bitti mi?
Hem evet, hem hayır.
Evet, çünkü; Artık kitlesel çatışma yok.
Hayır, çünkü; Bireysel terör hâlâ sürmekte.
Adam gidip tren garına bomba koyuyor.
Öyleyse ne yapmalıyız?
21. yy'da insanların ana dilleri ve etnik kökenleri dışında sahip olmaları gereken daha birçok şeylerinin olduğunu bilmek ve bildirmek zorundayız.
Bunun için herkese düşen görevler var.
Herkes toplumsal bakışını ve demokrasi anlayışını gözden geçirmelidir.
Öncelikle bilmemiz gereken Kürtler bu ülkede kiracı değildir.
Ancak Kürtler de Anadolu’nun çoğulcu yapısını kendi kimliğine bir tehdit gibi algılamamalı ve şiddet yoluyla mutlak biçimde kendine tabi kılmaya çalışmamalıdır.
Silahla demokrasi gelmez.
Şiddet sona erdiğinde insanlar ve toplum etkilenip değişecek vatandaşlık kavramı bireyin hak ve sorumlulukları yeniden tanımlanacaktır.
Buna ihtiyaç var.
Bölgede bir kopuş, bir parçalanış var.
Toplum olma algısı veya bir topluluğa üyelik algısı kesintiye uğramış durumda.
Bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması gerekir.
Bunun en temel şartı bütün vatandaşlar için ait olma hissini daha katılmacı düzeye çıkarmak ve bir arada yaşamanın koşullarını en üst düzeyde gerçekleştirmek lazım.
Bu ise toplumsal diyalog olmadan olmaz.