SİYASİ kutuplaşma medyayı da büyük ölçüde etkiledi. AK Parti, özellikle de Erdoğan karşıtlığı giderek tavan yapmış durumda. Erdoğan tek başına AK Partiyi kucaklamış, her gün bir biçimde gündem belirleme adına ekranlarda boy gösterirken,...

SİYASİ

kutuplaşma medyayı da büyük ölçüde etkiledi.
AK Parti, özellikle de Erdoğan karşıtlığı giderek tavan yapmış durumda.
Erdoğan tek başına AK Partiyi kucaklamış, her gün bir biçimde gündem belirleme adına ekranlarda boy gösterirken, ne yüzü eskiyor ne de sesi kısılıyor!
Maşallahı var.
Muhalefet kendi iç hesaplaşmasıyla meşgulken, Erdoğan esip gürleyerek, hem içteki, hem de dünyadaki muhaliflerine veryansın etmekle meşgul.
Medya özellikle de medyada yer alan, yazar ve çizerlerle habercilerin, en azından olaylar ve gelişmeler karşısında objektif olmaları gerekir.
Haberi bile eğip bükerek, orasından burasından tutarak farklı şekiller vermeye çalışmak ne habercilikle ne de medya etiği ile bağdaşır.
Doğu ve Güneydoğu’daki gelişmelerin özellikle de terörün Türkiye’ye nelere mal olduğunu görmeyen, şehitlerin acısını, yerleşim yerlerinin yakılıp yıkılarak ülkeye nasıl bir maddi zararın verildiğini düşündüğümüzde, Türkiye’nin ve Türk insanının hala bir sabır taşı olmaya devam edebilmesini nasıl değerlendirmek gerektiğini inanın bilmiyor ve bu konuda bir tanımlama içine de giremiyorum!
Doğu ve Güneydoğulu vatandaşlarımız ülkenin her yerinde yaşama imkanına sahip olurlarken, Doğu ve Güneydoğuda biz Türklerin gidip yerleşmelerini bırakın gezmeleri bile mümkün gözükmüyor!
Bu ülkeye bağlı yurtsever Kürtlerin de PKK terör örgütü yüzünden ne kadar mağdur olduklarını da kabul etmemiz ve de görmemiz gerekir.
Tüm bu olumsuzlukların batağında, medyamızın bir kanalında elektrikleri kesildiği için susuz kalan köylülerin durumlarını ekrana taşıyan muhabirin köylülerle yaptığı röportajı dinleyince, köylüyü haklı ve de mağdur, elektrik kurumunu ve yöneticileri de haksız olarak görür ve köylüye acırsınız.
Halbuki doğu ve güneydoğuda halkın önemli bir bölümü ne vergi veriyor ne de elektrik parası ödüyor.
Onların kaçak olarak kullandığı elektriğin, bize kayıp kaçak olarak fatura edildiğini dillendiren yok.
Elektrik olmadığı için susuzluk çeken köylülere neden elektriklerinin kesildiğini, neden elektrik faturalarını ödemediklerini sorma yerine, sırf köylünün mağduriyetinden söz edilen bir haberin gerçekçiliğinden söz etmek mümkün mü?
Elektrik kurumunu protesto eden, binaların yakılıp yıkılmaya kalkıldığı kimi eylemler, kurumun elektrik alacağını tahsil etmeye, ya da elektriği kestiği zaman gündeme geliyor.
Ülkenin başka bölgelerinde böyle bir eylem koymayı bırakın, bizden haksız yere tahsil edilen ve mahkeme kararlarıyla da haksız bulunan elektrik faturalarındaki kayıp kaçakla ilgili ödemelerimiz hala devam ederken, mevcut iktidarı yıpratma adına böyle bir haberin yapılmasının mantığını anlamak mümkün mü?
Kimi vatandaşlarımızla kimi medya mensupları sapla samanı birbirine karıştırıyorlar.
İktidarla ya da mevcut hükümetle devleti birbirine karıştırmamak gerekir.
İktidarı zor durumda bırakıyorum derken, devlete zarar vermek akıl karı değildir!