Bu soruyu sık sık duyuyoruz. Anıtkabire gidip bir çelenk bırakmanın bile azap olduğunu hissettirir oldular. Ama askerlerimizin başına
Bu soruyu sık sık duyuyoruz. Anıtkabire gidip bir çelenk bırakmanın bile azap olduğunu hissettirir oldular. Ama askerlerimizin başına "Çuval" geçiren Amerikalı generali hala misafir ediyoruz! Hem de Genelkurmay Başkanı ile yan yana resimlerini izliyoruz. Neymiş efendim, CIA'nın başına getirilmiş. Atatürk ne yaptı ki, bunca sene sonra düşman ilan ediliyor? Atatürk, bu ülkeyi düşmanlardan temizleyip, Laik Türkiye Cumhuriyetini kurdu. Ya da şöyle yazayım, yurdumuzun her tarafı sarılmış, işgal edilip, paylaşmalar başlamıştı. Aynı şimdi ki çizilen haritalar gibi. Haritalarda teorik olarak bölünüp, parçalara ayırmışlardı. İşgal başlamıştı. Bizler şu anda rahat nefes alıp, verebiliyorsak, topraklarımız diyebiliyorsak, yine Atatürk sayesindedir. Din ile devlet işlerini birbirinden ayırıp, yerli yerine koyduysa ve bu ayrımı yapabilecek nesillere emanet ettiyse, bu ihanet neden? Bu ülkeyi parçalayıp, topraklarımızı satmadı, bu ülkeyi etnik gruplara ayırmadı. Doğulu, batılı, Çerkez, Rum, Ermeni demeden kardeşliği öğretti. Acaba bu yüzden mi Atatürk'e karşı cepheleşme oluştu? Eğitime ağırlık verip, değerli insanları kazanmamıza yadım etti. Birleştirici gücünü kullandı. Yıkıp, parçalamak hangi ülkelerin işine geliyor? Aslında bu ülkeleri biliyoruz ama asla unutmamamız gereken bir şey var ki, insanın kendi vatanında yabancı duruma düşmesi kadar acı bir şey yoktur. Devlet yetkililerinin kendisi ile görüştüklerini beyan eden katil Öcalan bile bu konunun üstüne basa basa söylüyor. Bugün PKK ile bu duruma geldiysek, bunun en büyük nedeni de ABD'nin Ortadoğu Projesi'dir. Halkımızın yüzde 50'ye yakını maalesef bu konudan haberdar değil. Dikkat ediyorsanız, eskiden milli günlerimizde bir coşku olurdu, okullar ve resmi dairelerdeki törenler daha görkemli olurdu. Belgeseller, geçmişi ve kahraman "Ordumuzun" yaptıklarını anlatırdı. Yani geçmişteki çekilenleri yeni nesil öğrenir, "Vatanına" bir başka sevgiyle bakardı. İki gün önce 20 Temmuz 2011 tarihiydi. Yani Kıbrıs Barış Harekatı'nın yapıldığı gün. 20 Temmuz 1974'deki bu harekatın üzerinden 37 yıl geçmiş. Televizyonlardan bu harekat ve "Şehitlerimizle" ilgili sadece birkaç haber duyduk. Nerede şehitlerimiz? Nerede Kıbrıs'ta hunharca öldürülen vatandaşlarımızın anısı? Çok uzağa gitmedim, Atatürk neler neler yaptı diyerek sıralamadım. Yakın bir tarihte de, PKK için verdiğimiz "Şehitlerimiz de" unutulup gidecek! Yüreği yanık ana, baba, eş ve çocukları hatırlayacak. Hani bir söz var, ateş düştüğü yeri yakar derler. Aslında hep birlikte yanıyoruz ama nedense çabuk unutuyor ve üstünde durmuyoruz. Atatürk, bir askerimize bile kıyamazdı, Kubilay'ın kafası kesilip, kazıkla dolaştıranlara gerekenleri yapmıştı. Biz kadınlara da dünyada ilk defa seçme seçilme hakkını vermişti. Biz hala Atatürk'ü eleştirip, onun binbir güçlükle kurduğu bu ülkeyi bölmek için, açılımların peşine düştük. PKK yandaşları "Özerklik kurduk" diyorlar. Doğuda asker ve polislerimizi gözlerini kırpmadan öldürüyorlar, bizlerse hala dünyaya egemenlik bayrağını asmaya çalışan Amerika'nın bu konuda da yardım edeceği sözlerini dinliyoruz. Amerika oynuyor, bölüp parçaladığı ülkelerde rahat yüzü kalmadı. Afganistan 100 sene geriye gitti. Irak ise PKK yandaşlarının eline geçti. Mısır'ın hali malum, Kaddafi'ye ecel terleri döktürüyor, Suriye'de ise oynanan senaryo şekil değiştiriyor. Avrupa ve Asya arasında köprü vazifesi gören Türkiye, çok ama çok önemli bir devlet, bu devleti parçalamak, bölmek çok önemlidir. Ve biz hala Atatürk'ün kurduğu bu laik Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşadığımıza şükredelim...