Yüreklerimiz yandı, gencecik fidanları, kadınları, çocukları, bebekleri kurban veriyoruz! Yakın bu Kandil'i artık, gücümüz yetmiyor mu? Bir BDP'li milletvekili, valilikten mitinge izin alamadıkları için, valiyi tehdit ediyor. 'Senin...

Yüreklerimiz yandı, gencecik fidanları, kadınları, çocukları, bebekleri kurban veriyoruz! Yakın bu Kandil’i artık, gücümüz yetmiyor mu? Bir BDP’li milletvekili, valilikten mitinge izin alamadıkları için, valiyi tehdit ediyor. “Senin de sonun Silivri olur” diyor. Bu ne demek ki? Şimdiye kadar tutuklanan paşalarımız, PKK’ya karşı mücadele verdiler, teröristleri davul zurna ile karşılamadılar, ayaklarına kadar mahkemeleri götürmediler! O zaman bu milletvekili ne demek istedi? Bunun cevabını hükümet vermelidir! PKK, AKP’nin başını yiyecek gibi görünüyor. Her gün verdiğimiz şehit sayıları artıyor, Kandil neden yanmıyor? TBMM’deki milletvekilleri, aldıkları her kuruşu hak etmek için ne yapıyorlar? “ŞEHİT KANLARI” bu vekillerin yakasına yapıştı. Yakın Kandil’i artık, PKK adını duyurmayın bu halka. Şemdinli, Yüksekova, Hakkari, bu bölgeleri iyi bilirim. Oldukça zor bir tabiat örtüsü vardır. Dağlar, mağaralar, sarp kayalar, askerlerimizin işi çok zor, sıcak demeden, soğuk demeden, sırtlarındaki ağırlıkla gece gündüz dolaşıp, bu PKK yılanlarını arıyorlar, yılanın başı kuzey Irak’ta, Kandil’de, yakın, yıkın, bomba üstüne bomba yağdırın bu çakallara. Neden bekliyoruz? Yine ABD mi engelliyor? Hangi ülke “ŞEHİTLERİMİZ” için bize taziye bildiriyor? Hiç bir ülkenin umurunda değiliz! Bu güzel ülkenin, bölünüp, ateşler içinde yanması için de ellerinden geleni yapıp, PKK’yı destekliyor ve senaryo yazıp, gerçekleştiriyorlar. Suriye ile sarmaş dolaş olan bizim ülkemizin Başbakanı idi. Sınırdaki “MAYINLARIN” temizlenmesi de bu senaryonun bir parçası mıydı? Dağlardaki büyük harflerle yazılan ve bizim ülkemizle bütünleşen “NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE” yazıları batıyormuş BDP’lilere, beğenmeyen gitsin, bu vatan “TÜRK DEVLETİDİR!” Bizler inatla “TÜRK” olmaktan gurur duyuyoruz ve duyacağız! Kendi ülkemizde “TÜRK” olmaktan utanacak bir şey yapmadık, bu ülkenin askerini, polisini, sivilini, bebeklerini öldürenlerle kucaklaşan BDP Milletvekilleridir, bizler değiliz! Hala sabırla bekleyen bir halkımız var, hala evlatlarını kına yakarak askere uğurlayan “TÜRK” aileleridir, unutulmasın! Vekillerden, bakanlardan hangisinin evladı “şehit” edildi? 30 bin TL’yi bastıran askerlik yapmadı. Uludere’de kaçakçılara ödenen paralarla “şehitlerimize” ödenenleri duydukça, yüreğimiz yanıyor! Bu şehitlerimizin içinde, geçim zorluğu çekenlerin çoğunlukta olduğunu düşünmek gerekiyor. Bu dünyanın bir de öbür dünyası var. Yüce Allah’ımız bunların hesabını tek tek soracaktır. Bir buçuk ayda verilen “ŞEHİT” sayısına bakarsak, bizler içimiz kan ağlayarak izliyoruz! “ŞEHİT” cenazelerinde, askeri törenlerde bando hep vardır. Kendimizi bildik bileli de bu böyledir. Camilerimizde cenaze namazları da kılınır! Kültür Bakanı Sayın Günay’ı izledik, o ne şiddetti, askerleri azarlayıp, bağırıp, “Susturun şu bandoyu” demesi de çok şaşırtıcı idi. Oradaki subay için üzüldük, askerlerin böyle azarlanıp, halkın içinde küçük düşürülmesi gerçekten düşündürücüdür.Sonuç olarak, bizler “TÜRK” vatandaşı olarak, “NE MUTLU TÜRK’ÜM” demeye devam edeceğiz. Ve tekrar tekrar “Yakın Kandil’i” demeye de devam edeceğiz.