15 Temmuz sonrasında, medya reyting kaygısına dayalı olarak, bir sürü insanı ekranlara taşımakla meşgul. Kimi, program sonrasında reyting getirmediği için ekranlardan uzaklaştırılırken, kimi de, ne dediğinden çok nasıl söylediğine dayalı...
15
Temmuz sonrasında, medya reyting kaygısına dayalı olarak, bir sürü insanı ekranlara taşımakla meşgul.
Kimi, program sonrasında reyting getirmediği için ekranlardan uzaklaştırılırken, kimi de, ne dediğinden çok nasıl söylediğine dayalı olarak, reyting getiriyorsa, ekranlarda boy göstermeye devam ediyor!
Sosyal medya başta olmak üzere bir sürü kanalla, enformasyon ve dezenformasyon bombardımanı tavan yapmış durumda.
Bilgi kirliliği, cıvıdıkça cıvımaya başladı.
15 Temmuz rezilliğinin inanç temeline dönük sorgulamalardan uzak durulması, inançlı nesil arayışının yanlışlığından söz edilmemesi ve bilim dışı dogmalara dayalı tüm öğretilerin yeniden sorgulanmaya kalkılmaması için, öyle ince ve de usta düşünsel araçlar kullanılıyor ki, düşünce zenginliği ile dopdolu otomanda, bu uyanıklar, bindikleri araçlarla sürat yapıp, diğer araçlara makas atarak hedeflerine varmak için her tür zeka oyununa başvurabiliyorlar!
FETÖ terör örgütünün geçmişte beyin takımı olduğu söylenen, sonradan bu örgütten dışlanan ya da kendiliklerinden ayrılan Nurettin Veren, Latif Erdoğan ve Said Alpsoy’u saatler süren söyleşilerinde dinleyince inanın şaşırıp kaldım.
Hani derler ya “Şeyh uçmaz, müritleri uçurur.”
Bence FETÖ'yü uçuran bu beyinler.
Aslında her alanda kimi insanları birileri bir biçimde uçurmakla meşgul.
Özellikle siyasette, bu uçurma giderek yaygınlaşmaya başladı.
Cumhurbaşkanımız öylesine uçuruluyor ki, neredeyse yere inmeye bile vakit bulamayacak!
Bir insan bu kadar pohpohlanır göklere çıkarılırsa, inanın kim olursa olsun, ne kadar mütevaziyim derse desin, ister istemez bir ölçüde de olsa, ego patlaması içine girerek ayakları yere değmemeye başlayabilir.
Bu süreci gençliğimde bu ölçülerde olmasa da, ben de yaşadım ama benim boyumun kısa olması sayesinde, bu tufandan kısa sürede kurtulma becerisini gösterdim!
Teşbihte hata olmaz!
Ne yazık ki boyu uzunların egosu tavana çarpıp patlayana kadar zirveye tırmanmaya devam edebiliyor!
Yukarıda isimlerini verdiğim bu isimlerin, diksiyonu, hitabeti, zeka düzeyleri ve zekalarının kıvraklığı bir yana sürat intikallerinin gücüne hayran olduğumu itiraf etmeliyim.
Bu tür insanlar, inanın siyahı beyaz, beyazı da siyah olarak herkese yutturabilir.
Bunlar ve bunlar düzeyindeki beyinlerin ne yaptığını, ne yapmak istediklerini konuşmalarından bilmek ve anlamak mümkün değil.
Profesör olduğu söylenen Ahmet Keleş ise bana göre sıradan birisi!
Bunlar dışında, Ergenekon, Balyoz ve diğer benzer davalar yüzünden, FETÖ'cülerin yüzünden mağdur olmuş kimi emekli komutanları dinlediğimizde ise, bazıları belli sorumluluk duygusu içinde hareket ederken, kimi de hamasi çıkışlar yaparken, kimi de bazı komutanları suçlayarak duygusallıkla kin arasında bir çizgide hareket ediyorlar.
Yani bunların hangi ideolojiye mensup ve hangi duygular içinde olduklarını anlamak için, zorlanmaya gerek yok!
Böylesine bir kaos ortamında bulanık suda balık avlamaya kalkanlara dikkat etmemizde yarar var.
Zira, at izi ile it izi birbirine karışmış durumda.