Geçenlerde, Uğur Dündar'ın Arena programına Deniz Kuvvetleri'nden emekli Amiral Atilla Kıyat Paşa çıktı. Kendisi bir dönem Fenerbahçe kulübü yöneticiliği de yaptığı için spor severler özellikle de Fenerbahçeliler kendisini...

Geçenlerde, Uğur Dündar’ın Arena programına Deniz Kuvvetleri'nden emekli Amiral Atilla Kıyat Paşa çıktı.
Kendisi bir dönem Fenerbahçe kulübü yöneticiliği de yaptığı için spor severler özellikle de Fenerbahçeliler kendisini yakından tanırlar.
Paşa, alışılmış asker portresi dışında bir kişilik sergilemesiyle dikkat çeken entellektüel donanıma sahip olması nedeniyle, herkes tarafından takdir edildiği kanısındayım.
Şahsen ben kendisini takdir edenlerdenim.
Paşa, Türk Ordusu ve bugünkü yargılamalarla ilgili olarak birçok konuya girdi.
Programa “İğne-çuvaldızı” şeklinde bir tanım da getirildi.
Paşa, hem ordunun dünündeki bazı yanlışlar üzerinde dururken özellikle ciddi bir özeleştiri yaptı.
Bunu yaparken de tek suçlunun ordu mensuplarının olmadığını, siyasetçilerin de bu yanlışa çanak tuttuklarını, gereken tepkiyi göstermedikleri gibi, yetkilerini de kullanmadıklarını söyledi.
Çok daha önemlisi, kamuoyunun bu konudaki duyarsızlığı, medyanın özellikle de aydınların bir bölümünün orduyu sürekli tahrik edip göreve çağırmaları da bir başka sorumsuzluk olduğunu net bir biçimde ortaya koydu.
Askerin belli bir ideoloji doğrultusunda eğitilip yetiştirilmelerinin de bu olumsuz gelişmede önemli rol oynadığını anlattı.
Vur abalıya misali sürekli askerleri ya da siyasileri eleştirmenin pek doğru olmadığını, uzun yıllar bir yanlış yapılmışsa bu yanlışta birçok faktörün rol oynadığını kabul etmemiz gerektiğini ve bundan sonra çok daha duyarlı bir biçimde siyasilerle askerlerin birlikte asli görevlerine yoğunlaşmaları ve geçmişe dönük cadı avına çıkmaktan vazgeçilmesi, ileriye dönük birlikteliğin sağlanması için adımların atılması gerektiği üzerinde durdu.
Eğer ordu geçmişte siyasileri ya da iktidarı vesayet altına almaya çalıştıysa, siyasilerin de buna karşı çıkıp, vesayet altına girmemeleri gerekirdi şeklinde bir yorum yaptı.
Birçok darbe yapan askerlerin terfilerinde iktidarların imzasının bulunmasının da, siyasetçilerin ne kadar teslimiyetçi davrandıklarının açık bir göstergesi olduğunu da ima ederek geçmişe dönük çok ciddi değerlendirmelerde bulundu.
Bana göre de, geçmişteki yanlışlarda herkesin az çok bir payı var.
En büyük yanlışta, yıllardır ordunun mali yapısının denetlenememesi, kamu kaynaklarının nereye nasıl harcandığının bilinememesiydi.
Artık geçmişe değil geleceğe bakmamızda yarar var.
Silivri’de ki yargılamalarda, ordu mensupları belli bir hiyerarşik düzen içinde emir komuta zinciri içinde görev yaptıklarına göre, yargılanacak olanların, emir verenler noktasında kalmasında yarar var gibi geliyor bana!
-DEVAMI YARIN-