DENEYİMLİ turizmciler, 'Bu kriz hiç birisine benzemiyor” diyorlar. Çaresizlik içinde bir yandan kendilerince çabalarken, bir taraftan da siyasi iktidarın en azından olayın vahametini anlamasını bekliyorlar. TBMM toplantısında uzattığı...
DENEYİMLİ
turizmciler, “Bu kriz hiç birisine benzemiyor” diyorlar. Çaresizlik içinde bir yandan kendilerince çabalarken, bir taraftan da siyasi iktidarın en azından olayın vahametini anlamasını bekliyorlar. TBMM toplantısında uzattığı sakalını kaşırken görüntülenen yeni turizm bakanının inisiyatif almasını istiyorlar…
Son iki gündür Doğu’dan enkaz görüntüleri geliyor. Bunları izleyen Avrupalıya güvenlikli bir ülke olduğumuzu anlatmanın zorluğu ortada. Daha da kötüsü, sanki artık terör Batı’daki büyük şehirlere de sıçrayacakmış gibi görünüyor…
Büyük firma
REWE
’nin alt gurubu Apollon’un, zaten temmuz ve ağustos ayına sıkıştırdığı Norveç operasyonlarını iptal ettiği haberi geldi. Batı Avrupa rezervasyonları yüzde atmış, yetmiş kayıplarla gidiyor. İlginç bir şekilde yalnızca Danimarka ve Finlandiya satışları kötü görünmüyor. Alanya, İran pazarına yöneldi. Eğer takiye(!) yapılıp İran’dan Gazipaşa’ya direkt uçuş sağlanamazsa oradan da çok umut yok…
Artık devletten bir destek gelmeyince, gemisini kurtaran kaptan örneği her destinasyon kendince önlem almaya çalışıyor. Bir çoğu “Zihni Sinir” ölçeğinde de(!) olsa, bireysel tanıtım projeleri geliştiriliyor…
Bencileyin, başımı yastığa koyduğumda düşünüyorum ama sabah uyanıp gerçeklere döndüğümde kafamdaki ampul patlıyor! Misal, “Almancı” diye çok kötü bir tanımlama yaptığımız, çoğu Almanya’da yaşayan gurbetçi vatandaşlarımızdan (bu da yanlış bir terim ya!) yararlanmak aklıma gelir. Hani şu bir şekilde küstürdüğümüz, onların da kandırılıyormuş duygusuyla bize çok içten davranmadıkları Anadolu insanı… Yabancıdan beklediğimiz dövizin diğer bir kaynağı…
Dünya turizm pastasına en büyük katkıyı veren Alman halkının henüz çok büyük bir kısmının Türkiye’ye gelmediği biliniyor. Belki bu yıl gelmeyecekler ama 28 Avrupa Birliği ülkesi arasında, 2014 yılı itibarıyla dış ülkelerde 730 milyon gecelemeyle birinci sırada olan Almanlar hep hedef ülke olmalı. Bunun bir yolu da orada yaşayan vatandaşlarımızın onları etkileyebilmesinden geçiyor…
Tabii, ilk önce Almanya’dan gelecek yurttaşlarımıza cazip öneriler sunarak onları (köyleri/kasabalarında el öptükten/düğün yaptıktan) sonra, tatil beldelerine de çekebilmek ve mutlu göndermek gerekiyor. Sonra da iş maalesef(!) yine devlete, Almanya’daki turizm müsteşarlıklarına, oradaki Türk-Alman sivil toplum örgütlerinin birlikteliğini sağlama şeklinde geliyor…
Aynı şekilde, Alanya’da yaşayan yabancılardan yararlanma konusundaki düşüncemi ilettiğim bir arkadaşım ise çok daha kötümser. O, bırakın Türkiye hakkında olumlu düşünüp, propaganda yapmayı, insanların evlerini satmaya çalıştıklarını söylüyor…
Çok zor günlerdeyiz. “Yılanın etini, kuşun sütüne katıp” umarsızca çözümler üretmeye çalışıyoruz. Bu arada, rahmetli Çetin Altan’ın söylediği gibi, Alanya’nın aldığı en iyi tatil şehri ödülünü belirtir, koskoca Bill Boardlar asarak “Türk’ün Türk’e propagandası” ndan eksik kalmıyoruz… Ne diyelim, hakkımızda hayırlısı olsun…