YÜRÜMEK… Kimine göre sıradan bir eylem, kimine göre ise hayatın ta kendisi. Ben, "Dünyadaki tek kişilik en güzel eylem yürümek" diyenlerdenim. Hani derler ya, "Yürümekle yollar aşınmaz." Elbette, bu güzel eylemin bir de ayakkabı maliyeti var ama asıl mesele, o yolları gönlümce yürüyebilmekte.

Alanya'da bir yaya olarak bu hayal, ne yazık ki sık sık sekteye uğruyor. Özellikle de kaldırımlarımızda güvenle yürümek, adeta bir lüks haline geldi. "Burası yaya kaldırımı, burası benim!" dediğiniz anda, beklenmedik bir korna sesiyle irkiliyorsunuz. Kaldırımlar, sadece yayalara ait olması gerekirken, motosikletlerin, hatta elektrikli tuk tuk benzeri araçların bile cirit attığı bir alana dönmüş durumda. Bir de kaldırıma park etmiş araçlar var ki, yürümeye çalışırken kendinizi dar bir labirentte hissediyorsunuz.

Kent disiplini, bir şehrin ruhudur bence. Bu ruhu yaşatmak ve yaşatabilmek çok değerli.

Yeni yönetimin bu konudaki hassasiyetini takdirle karşılıyoruz ancak bu hassasiyetin tam anlamıyla sahaya yansıdığını söylemek henüz güç. Alanya'nın her köşesinde, bu problem ne yazık ki devam ediyor ve biz yayalar olarak, bu durumdan mustaribiz.

Unutmayalım ki, modern ve yaşanabilir kentler, sadece kurallara uyan bilinçli vatandaşlarla değil, aynı zamanda bu kuralların uygulanmasını sağlayan, sahada aktif rol alan denetleyicilerle var olur. Alanya'nın da bu çağdaş şehirler arasına katılması için, sahadaki görevlilerin bu konuda çok daha özenli ve kararlı olması gerekiyor.

Bu sorunun en kısa sürede aşılması ve Alanya'da yeniden özgürce, güvenle yürüyebilmek dileğiyle...

Esen kalın...