Yaklaşan 31 Mart seçimleriyle birlikte, ülkemizin birçok bölgesinde kaçak yapılarla mücadele etme ihtiyacı ön plana çıkıyor. Bu kaçak yapılar, sadece çevre kirliliği ve plansız kentleşme sorunlarına neden olmakla kalmıyor, aynı zamanda vatandaşların güvenliğini de tehdit ediyor.

Özellikle seçim dönemlerinde, kaçak yapılaşmanın artması endişe verici bir durumdur. Seçim atmosferi, kaçak yapıların denetimlerinin gevşemesine ve plansız inşaat faaliyetlerinin hızlanmasına neden oluyor. Ancak, bu süreçte göz ardı edilmemesi gereken önemli bir gerçek var. Kaçak yapılaşma, uzun vadeli bir sorundur ve kısa vadeli siyasi çıkarlar için göz ardı edilemez.

Kaçak yapılarla mücadelede kararlılık göstermek, sadece bir siyasi vaat değil, aynı zamanda bir zorunluluktur. Plansız yapılaşma, çevre ve doğal kaynakların tahribatına yol açarken, aynı zamanda afet risklerini de artırıyor. Deprem gibi doğal afetlerde, kaçak yapıların varlığı büyük ölçüde can kayıplarına ve maddi zararlara neden olabilir.

Bu nedenle, 31 Mart seçimleri öncesinde adayların ve siyasi partilerin kaçak yapılarla mücadele konusunda net ve kararlı bir tavır sergilemeleri gerekmektedir. Bu, sadece şehir planlaması ve çevre koruma açısından değil, aynı zamanda vatandaşların güvenliği ve refahı açısından da hayati öneme sahiptir.

Unutulmamalıdır ki, kalıcı ve sürdürülebilir bir kalkınma için, kaçak yapılaşmayla mücadele etmek ve sağlam, çevre dostu ve planlı bir kentleşme modeli oluşturmak kaçınılmazdır. Bu seçim döneminde, adaylardan bu konuda somut adımlar atmalarını ve vaatlerini sadece sözde değil, eylemde de gerçekleştirmelerini bekliyoruz.

Geleceğimizi şekillendirecek olan bu seçimlerde, kaçak yapılarla mücadele konusunu ciddiyetle ele almamız ve sorumluluk sahibi liderler seçmemiz önemlidir. Unutmayalım ki, sağlıklı ve güvenli bir yaşam için, kaçak yapılarla mücadele etmek hepimizin ortak görevidir. Kalın sağlıcakla.