BİLADER, cümörtesi günkü yazımızda 1940'lar Alanyasını annaddıg, hindiki adı Gazipaşa olan Selinti'ye geçdiidig. Böön devam ediyoz. O vakıdlarda Selinti'de bi teg dogdur var, o dogdur da Alanyalı Hilmi Şifa. Selinti'de...
BİLADER,
cümörtesi günkü yazımızda 1940'lar Alanyasını annaddıg, hindiki adı Gazipaşa olan Selinti'ye geçdiidig. Böön devam ediyoz. O vakıdlarda Selinti'de bi teg dogdur var, o dogdur da Alanyalı Hilmi Şifa. Selinti'de sıdma, zatüre hasdalıı bol. Sıdma hasdalıına kinin yudduruyollar. Engi kinin dediim bi hap emme lekin engi bi zehirimiş. Engi kinini yudmayanlar, titireye titireye ölürümüş. O vakıdlarda hindiki gibi vesayid olmadıından, dogdur Hilmi Şifa hasdalara hayvan sırtında gedib gelirimiş. Hayvan dediim de gatır. Hilmi Şifa, taa soonaları Antalya'da böyüg bi dovum evi yabdı. Gendisi de soona dovum dogduru oldu. Ben Hilmi Şifa'nın gendinden dınladııdım. Allah uzun ömür versin, hindi yaşı 95'i geçgin. Ben gendine "Dogdurum, uzun ömür uçun bi insan naabmalı?" deyi sorduudum bi vakıdlar. O da "Amat, ömür ilkin sülalede dedenin, bobanın yaşadıı gadar olur. Deden, boban uzun yaşadıısa, başına bi gaza bela gelmezse sen de uzun yaşarsın. Bi de doval gıda yeecegsin, kafana da 8 numara Alanya şabgasından başga bişey dagmacagsın" dediidi. Bi de Hilmi Şifa, Selinti'de 40'lı yıllarda başından geçen bi olayı annadıverdi. Engi olayı da yarın yazıvericem.
Benden böönlüg bu gadar. Hadi galın saalıcaala.