Gazeteciler haberi şöyle betimlerler; 'köpeğin adamı ısırması değil, adamın köpeği ısırması haberdir”. Bu yazının haber değeri yok, köşeye uygun konu da olmayabilir. Ama canım yandı. Defalarca uyarmama karşın köpeğini tasmasız...
Gazeteciler haberi şöyle betimlerler; “köpeğin adamı ısırması değil, adamın köpeği ısırması haberdir”. Bu yazının haber değeri yok, köşeye uygun konu da olmayabilir. Ama canım yandı. Defalarca uyarmama karşın köpeğini tasmasız dolaştırmaya devam eden bir Almanın pişkinliğine ve patavatsızlığına sesiz kalmayacağım. Köpeksiz köyde değneksiz dolaşmamayı ona öğreteceğim.Aynı adamı geçen sene aynı gerekçeyle oradan geçmekte olan polise şikayet ettim. Uyarı ikazını yapan polis beni zabıtaya yönlendirmişti. Zabıtanın ne gibi bir işlem yaptığını bilmiyorum. 21 Nisan 2012 cumartesi günü Bademlik Mevkiinde kısa boylu şişman 50 yaşlarında bu Almanın tasmasız dolaştırdığı kurt köpeği bana ve tasmalı dolaştırdığım küçük köpeğime saldırmıştır. Aynı saldırı sırasında yanında bir Alman arkadaşı ve gene serbest dolaştırılan tazı türü siyah bir köpek de vardı. Onları uzaktan ikaz ettiğimde “kein problem” dediler. Ancak kurt köpeği saldırdı. Kendimi ve köpeğimi güçlükle kurtarabildim. Veterinerimiz Koray Gülsoy’un özenli çabası sonucu köpeğim yaşama tutundu.Bu sefer durum başka! Oğlum küçükken motor altında kaldı. Çocuk dikkatsizliği dedik sineye çektik. Geçen sene eşime motorun biri çarptı “dalgındım” dedi şikayetçi olmadık. Bu kazalar nedeniyle, şikayetçi olmadığımız için şimdi pişmanım ve vicdanım rahatsız. Yayaya çarpan her ne olursa olsun, cezasını çekmeli. Köpeğimin iradesi ve gücü kendini savunmaya yetmiyor. Benden başka da koruyucusu yok. Belediyeye şikayetimi yaptım. Görev ihmaline izin vermeyeceğim. İşi mahkemeye kadar götüreceğim. Aynı tehlikeyle herkes karşılaşabilir, tıpkı bir başka köpek tarafında ısırılan ve aşı olmakta olan oğlum gibi… Yani anlayacağınız “üzüm yiyen ayıyı pekmez çıkarıncaya” kadar kovalayacağım.Kendi ülkelerinde bırakın tasmasız köpek dolaştırmayı; maskesiz bile dolaştıramazlar. Ama adam burada rahat, dilediği gibi yaşıyor; kendini beğenmiş havaları beni deli ediyor. Yerleşik yabancıların bu pişkinliği; şikayetçi oldukları konularda Belediyenin onlara gösterdiği tahammül ve ilgi sonucudur.İster istemez; ırkçılık nedeniyle yakılan Türkler aklıma takıldı. Uyum sağlayamayanları kovma hakkınızı doğru buluyorum. Bizim de “yeni Alanyalılardan” uyumlu olmalarını isteme hakkımız var. “Türken raus” diye gönderdiklerinizin bazıları tezgahtar olarak Alanya’da çalışıyorlar, bunların psikolojilerini inceleyin ve vicdanınızı kontrol edin. Kurduğunuz Türk Alman Dostluk Derneği ne işe yarar; göreceğiz.Sesimi duyuyor musun, Sayın Fahri Yiğit? Yani demem o ki; bu sefer durum başka. Üzüm yiyen ayı hikayesi…!