Malumunuz 'Yeni Yıl”, sanal da olsa takvimde bir başlangıç olarak anılır. Tarihe yön verenlerin saptadığı bir kavram bu… Biz sıradan faniler için ise daha farklı bir anlamı var. Yaşama dair neyi öncelikli alıyor, önemsiyorsak ona...
Malumunuz “Yeni Yıl”, sanal da olsa takvimde bir başlangıç olarak anılır. Tarihe yön verenlerin saptadığı bir kavram bu…
Biz sıradan faniler için ise daha farklı bir anlamı var. Yaşama dair neyi öncelikli alıyor, önemsiyorsak ona ilişkin yeni sayfalar açmayı deniyoruz bazen, bu tarihte.
Aşk ya da iş yaşamından tutun da, fiziksel görünümümüzdeki değişiklik kararlarına kadar geniş alanda, yılbaşı bir milat olarak alınmak istenebiliyor.
Tabii bu anlamda da değişik defterler tutuluyor. Defteri Kebir yani yevmiye defteri, daha da açıkçası yaşamın sorgulana geldiği defterler de var, tarihe düşülen notların yer aldıkları da.
İnsanın kendisiyle hesaplaşmasında ya da ilerde nasıl yol alacağını belirlemesinde yararlanacağı notlar içeren “ortaya karışık” bu defterlerde, bazen değişikliğe gitmesi gerekiyor.
Adı geçen değişikliğin en iyisi, eski defterin farklı rengini kullanmaktır. Mesela pembe iyi bir renktir, umut saçar. Pembe ile yeni sayfa açılır.
Sayfa açma işlemi aslında “sıfırlamak”tan başka bir şeydir. Yepyeni, tertemiz, bir öncekilerin iptal edildiği bir ajanda değildir düşünülen.
Çünkü sıfırlamanın içinde korku vardır. O defteri oluşturan değerli sayfaların yitimi korkusudur bu. O defterler ileride bir cilt oluşturduğunda, kazanılacak bütünlüğün anlaşılamama, değer yitirme endişesidir.
Yeni sayfa, adı üstünde “yenilenmek”, yaşamı tekdüzeleştiren rutinden sıyrılmak için de açılır. İlişkileri, kavramları çok daha anlamlı kılmaya, zenginleştirmeye de yarar.
En iyisi ise, yeni deftere eski kalemle yazmaktır. Avucunun içine aldığında sıcaklığını hissedeceğin, parmaklarının arasından kaymayan, güvendiğin, hangi açıda tuttuğunda ne tür bir yazıyı sana sunacağını bildiğin bir kalemle…
Tercihan dolma kalem olmalı. Arada bir, sayfayı yazmaktayken bitivermeli. Onu özenle tekrar doldurmalısın. Doldururken eline bulaşan mürekkebi, bir tür başlangıç emaresi olan “kına yakımı” gibi algılamalısın.
O kalem sende yazma isteği uyandırırken, yaşam enerjisi de sunmalı. Sen eksik kalsan bile o yazmaya devam edebilmeli. Ortak bir dil kullanıyor olmanın, aynı değerleri paylaşıyor olmanın kıvancını yaşamalısın kaleminle…
Onun için, defter değişse bile kalem aynı kalmalı…