İstisnasız hepimiz, vatan ve millet sevgisinden söz ederken, mangalda kül bırakmıyoruz. Doğayı katletmede, çevreyi kirletmede üstümüze yok! Ormanları yakıyor, yıkıyor, kesip biçiyoruz. Kentlerimiz çürük, tekniğine uygun olmayan rastgele...
İstisnasız hepimiz, vatan ve millet sevgisinden söz ederken, mangalda kül bırakmıyoruz.
Doğayı katletmede, çevreyi kirletmede üstümüze yok!
Ormanları yakıyor, yıkıyor, kesip biçiyoruz.
Kentlerimiz çürük, tekniğine uygun olmayan rastgele yapılmış binalarla dolu.
Bu binalarda yaşamamız, trafiğe ve teröre kurban gitmememiz, şansa ya da Allah’a kalmış durumda.
Cüce beyinler, yan yana cüce binalar yapmayı teşvik ederken, çağın gereği olan gökdelenlere karşı çıkarak, gecekondu kültürünü yaşatma aymazlığı içindeler.
Afrika’da bile, binalar yatay değil dikine yükselirken, yeşil alanlar, sosyal tesisiler giderek fazlalaşırken, biz hala az katlılığı bir matahmış gibi savunup, kentlerimizi az katlı kalitesiz sıradan binalarla dolduruyoruz.
Daha modern kent anlayışının ne olduğunun farkında bile değiliz.
Bir türlü, köylülükten kurtulup kentli olamadık.
Alanya’ya, beldeleriyle birlikte bir bakın...
Kimi yerleşim yerlerinde, en fazla on bir katlı, aralarında belli mesafeler bırakılmış, bahçesi havuzu ile siteler oluşurken, hava sirkülasyonuna da imkan tanıyan bir kent bilincine uygun bir yapılaşmaya müsaade edilirken, kimi yerler, iç içe geçmiş dört katlı binalarla dolu .
İşin çok daha vahim yanı, kimi beldelerde çok katlılığa müsaade ediyorum derken, binaların yan yana yapılması da bir başka rezillik olarak ortada duruyor.
Vur deyince öldürüyoruz.
Çok katlılık neden teşvik ediliyor?
Boş alanların, yeşilin çok daha fazla yer tutması ve çok daha kaliteli mühendislik hizmeti almış sağlam ve sağlıklı binalara sahip olunması için.
Bizim ağalar, arsa rantının yüksek olması nedeniyle, çok katlılığı bile iç içe geçirebiliyorlar!
Vatan sevgisi, yaşadığın çevreye sahip çıkmakla başlar.
Böyle vatan sevgisi mi olur?
Millet sevgisine gelince.
Aynı milletin fertleri, siyasi görüş, din ya da mezhep farklılığı nedeniyle birbirine düşman olabiliyor.
Araplara baksanıza, iktidar kavgası yüzünden birbirlerini kesip biçiyorlar.
Libya’da, Tunus’ta, Suriye’de, Filistin’de, Irak’ta ki kan gölünde aynı milletten insanlar birbirlerini boğazlamakla meşguller.
1980 öncesinde biz de aynı şeyleri yaşamadık mı?
30 yılı aşkın bir süre devam ede gelen PKK terörü bu aymazlığın bir sonucu değil mi?
Çok daha önemlisi, her alanda, soygun, vurgun, yağma, sahtekarlık ve sahtecilik almış başını gidiyor.
Yediğimiz, içtiğimiz hangi gıdadan eminiz?
Hangi ürünü alırken kazık yemekten, çürük ve bozuk olmasından korkmuyoruz?
Kimin kime güveni var?
Birbirimize selam vermekten bile çekiniyor, suratlar bir karış öylece dolaşıp duruyoruz.
Millet sevgisi bu mu?