TÜRKİYE olarak, her alanda, çok hızlı bir biçimde gelişip kalkınıyoruz. Bu gerçek karşısında, hem bir Türk, hem de Türkiye Cumhuriyetinin sıradan bir vatandaşı olarak ne kadar övünsek azdır. Bu başarı, toplum olarak hepimizin başarısı....
TÜRKİYE
olarak, her alanda, çok hızlı bir biçimde gelişip kalkınıyoruz.
Bu gerçek karşısında, hem bir Türk, hem de Türkiye Cumhuriyetinin sıradan bir vatandaşı olarak ne kadar övünsek azdır.
Bu başarı, toplum olarak hepimizin başarısı.
Mevcut konjonktürü çok iyi değerlendirdiğimiz ortada.
Daha iyisi olabilir miydi?
Tabii ki olabilirdi.
Ama, geçmişin koalisyonlar dönemindeki, yönetimde istikrarsızlığın getirdiği felaketleri ve de fetret dönemlerini düşündüğümüzde, mevcut durumun çok daha iyi olduğunu rahatlıkla iddia edebiliriz.
Bu başarıda, tabii ki 13 yıldır iktidarda bulunan mevcut hükümetin payı da büyük.
Bu iktidarı beğenmeyebilirsiniz.
Daha başarılı olacağına inandığınız bir partiyi de destekleyebilirsiniz.
Hatta, mevcut hükümette yer alan önemli aktörlerden nefret de edebilirsiniz.
Amma, iktidarı kötüleme adına, Türkiye’nin başarısına gölge düşüremezsiniz.
Türkiye’yi kötüleyemez, başarılarını yok sayamazsınız.
Bu başarı, tüm toplum dinamiklerinin ortaya koyduğu bir başarıdır.
Bu anlamda, “Allah kimseyi, yanlışı savunacak kadar cahil, doğruyu inkar edecek kadar da nankör yapmasın” demekten başka diyecek bir başka lafım olamaz.
Şahsen ben de, Sayın Cumhurbaşkanımızın, özellikle de Sayın Başbakan’ın dini ritüellere ağırlık vermelerinden, her yere cami yapmaya kalkmalarından, her Müslüman’ın yerine getirmesi gereken dini vecibelerden biri olan namazı eda etmelerinin ekrana taşınmasından, türban ve İmam Hatip muhabbetlerinden ciddi anlamda rahatsızlık duyuyorum.
Ama bu rahatsızlıklarım ve de dış politikadaki bazı çıkışlara olan tepkilerim, bana göre ne kadar doğru ve doğalsa, iktidarın özellikle de Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın başarılarını da kabul etmem kadar da doğal bir şey olamaz.
Türkiye’nin batmak üzere olduğunu söyleyen, sürekli meydanlarda eylem üstüne eylem yapanlara bir bakın, hepsi de giyim kuşamı düzgün, tuzu kurular.
Yoksulluk edebiyatı yaparak, ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışanlar, aslında ülkeyi krize sürükleyerek, yoksulların aleyhine çalışıyorlar.
DEVAM EDECEK