Değerli okurlar, 9 Mayıs 2011 tarihli, 'Kürtler ne istiyor?” Başlıklı köşe yazımda, özetle şunları yazmıştım: 'BDP sözcülerinin son günlerdeki çok tehlikeli çıkışları düşündürücü! Bence, 12 Haziran seçimleri sonrası...
Değerli okurlar, 9 Mayıs 2011 tarihli, “Kürtler ne istiyor?” Başlıklı köşe yazımda, özetle şunları yazmıştım:“BDP sözcülerinin son günlerdeki çok tehlikeli çıkışları düşündürücü!Bence, 12 Haziran seçimleri sonrası Türkiye bambaşka bir politikalara yönelecek gibi görünüyor.Mevcut iktidar, sabrını seçime kadar sürdürecek ve yeniden tek başına hükümeti kurabilecek bir gücü elde ederse, teröre karşı çok kapsamlı ve yepyeni politikalarla karşımıza çıkacağının sinyallerini vermekte.Sadece Türk insanı değil, bu ülkede yaşayan etnik kökeni ne olursa olsun hiç kimse ve de hiçbir hükümet, Türkiye Cumhuriyetinin polisinin dövülmesine, tokat atılmasına , daha fazla seyirci kalması düşünülemez.” şeklinde bugünlere dönük bir öngörüde bulunmuştum.Bu öngörülerimde haklı çıkmam tabii ki beni mutlu etti.Çok daha önemlisi, terörle mücadelede alınan mesafe, bu ülkede barışı ve kardeşliği hatta, dünyalı ve insan olmaya odaklı bir bütünleşmeyi benimsemiş büyük çoğunluğu mutlu ederken, geleceğe de umutla bakmamıza neden olmakta.Türkiye’nin çok kritik bir süreçten geçtiği ortada.Ülke yönetiminde yıllar boyu söz sahibi olan, göstermelik bir demokrasi ve siyaset anlayışı içinde görev yapmaya çalışan hükümetlerin her tür kararına müdahale etme rezilliğine dayalı bir yapıda, ayrıcalıklı bir konuma gelmiş, devletin hatta özel sektörün imkanlarını şu ya da bu biçimde kullanabilen ordu içindeki kimi üst düzey görevlilerinin sorumsuzluğu uzun yıllar bu ülkeye ve ülke insanına her anlamda büyük zararlar vermişti.Aynı anlayışla hareket eden yargıçların keyfiliğine dayalı, ittihatçı ve darbeci geleneğin oluşturduğu, demokrasiyle ilgisi olmayan, bürokratik oligarşinin güdümündeki yapının yıkılması ve üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğüne dayalı, demokrasiyle taçlanmış, laik Cumhuriyetin tam anlamıyla bu ülkenin tüm kurum ve kuruluşlarına yerleşmesi için ortaya konan çaba ne kadar sevindirici olursa olsun, devletin tüm kurum ve kuruluşlarıyla, medyaya sivil toplum örgütlerine oda ve derneklere hatta sendikalara çöreklenmiş bu geleneksel zihniyetin çöküşü, yine de zaman alacak gibi!.Toplum olarak beklentimiz, bu çöküşün biran önce gerçekleşmesi.Uzun yıllara dayalı bu rezil yapılanma yıkılırken, yerine bir başka rezil yapılanma yerine, çağdaş, demokratik, şeffaf bir yapının oluşması en büyük dileğimiz.Umarız, bir an önce beklentilerimiz gerçekleşir, ülkemiz ve ülke insanımız rahat bir nefes alıp, hep birlikte, kalkınma yolunda çok daha güçlü bir biçimde yolumuza devam ederiz.