DEĞERLİ okurlar. Temizliğin imandan geldiği söylenir. Söyleyenin, hadislerde Hz. Muhammed olduğunu iddia edenler var. Yani. İşin aslı. Sözün sahibinin kim olduğu kesin olarak belli değil gibi! Eğer bu sözü Hz. Muhammet söylemiş olsaydı,...
DEĞERLİ
okurlar.
Temizliğin imandan geldiği söylenir.
Söyleyenin, hadislerde Hz. Muhammed olduğunu iddia edenler var.
Yani.
İşin aslı.
Sözün sahibinin kim olduğu kesin olarak belli değil gibi!
Eğer bu sözü Hz. Muhammet söylemiş olsaydı, tüm Müslümanların çok temiz olması gerekirdi.
Her ne ise.
Ortadoğu’da ve diğer Müslüman ülkelerde, özellikle de bizde, temizlik konusunda, maalesef pek öyle hassas ve duyarlı olunmadığını itiraf etmeliyiz.
Avrupa’da yani Hıristiyan ülkelerin toplumlarının, bu konuda çok daha duyarlı oldukları söylenmekte.
Seyahati fazla sevmemem, özellikle uçak fobim nedeniyle, başka ülkelerin insanlarının bu konuda ne kadar duyarlı olup olmadıklarını sadece, ülke ülke gezen ondan bundan öğreniyorum.
Tabii.
Dünyanın sayılı turizm merkezlerinden biri olan Alanya’ya gelen turistlerin davranışlarından da, temizlik konusunda onlarla bizim aramızdaki farkı net bir biçimde görebiliyoruz.
Her şeye karşın, her konuda olduğu gibi, bu konuda da, bir genelleme yapmak pek doğru olmaz.
Ülke genelinde, piknik yapılan yerlerin rezilliği her gün medyada yer alıyor.
Alanya’da da park ve bahçelerde, piknik yerlerinde, deniz kenarlarında, çekirdek çitleyip yerlere atanlardan, piknikte yiyip içtiklerinden arta kalanları öbek öbek oraya buraya bırakanlardan geçilmiyor.
Belediye görevlileri çevreyi ne kadar temizlerlerse temizlesinler, biz pisleme konusunda birbirimizle yarışıyoruz.
Evin balkonundan dört yol ağzında oturduğumdan, geleni geçeni, kural tanıyanla tanımayanı, temizlik konusunda duyarlı olanlarla olmayanları her gün seyredip duruyorum.
Dört yol kavşağında hiç duraklamadan mermi gibi gelip geçen, otomobil ve motosiklet sürücülerini gördükçe şaşırıp kalıyorum.
Kentin cadde ve sokaklarına park edip trafiği tıkayan, tır ve otobüslere nasıl müsaade edildiğini anlamakta zorlanıyorum.
Tabii, egzoz patlatan, müziği sonuna kadar açan, gece yarıları insanları uyutmayan hanzoları ne kadar yazıp çizip, şikayet edersek edelim, tınlayanın olmadığı bir ortamda, bu rezillikleri çekmeye mecburuz!
Adam, on metre ilerisinde koskoca çöp konteynırı dururken, poşetinden çıkarttığı çöpü kaldırıma atıyor.
Benim gözlemleyebildiğim güzergahlar oldukça geniş olduğundan köpeklerini gezdirenlerin sayısı bir hayli fazla.
Bilindiği üzere.
Ev köpekleri sokağa çıkar çıkmaz, küçük çişleriyle işaret bırakmaya başlarlar.
Sonrasında da sıra büyüğüne gelir.
Günde en az 15-20 köpek gezdireni seyrediyorum.
Bunların içinde sadece bir kızcağız var.
Her gün sabah akşam köpeğini turlatıp duruyor.
Nasıl mı?
Bir elinde poşet, diğer eli eldivenli, köpeğin dışkısını yerden alıp poşete koyarak gezintisini sürdürüyor.
Çok daha ilginci.
Onlara yaklaşan kişilere ve araçlara havlayarak küçük köpeğin mi yoksa sahibinin mi korumalığını yaptığını pek anlayamadığım, biraz irice olan, çok sevimli ve güzel bir sokak köpeğiyle birlikte gezinen bu üçlüyü seyretmek çok hoş oluyor.
İlgi duyan Tosmur’daki İsmail Özdemir caddesine gelsin.
Diğer köpek gezdirenler mi?
Ne diye soruyorsunuz ki?
Bildiğiniz gibi!
O kızcağızı gördükçe, ah keşke herkes, bu kızcağız kadar temizlik konusunda duyarlı olsa diyorum.
Yani, demem o ki.
Temizlik konusu imandan gelir dense de, işin özünde, kültürün ve de yetişme tarzının belirleyici olduğuna inananlardanım.