Milli Eğitim sisteminde süregelen müfredat atışmaları, bu yıl Liselere Giriş Sistemi’ne (LGS) sıçramıştır. “LGS 2025 İstatistik Sınavı Raporu”na göre, 963 bin 142 öğrenciden 719’u 500 tam puanla ilk sırada yerlerini almışlardır. Öğrencileri başarılarından dolayı kutlamak her vatandaşın temel vazifesidir. Çocukların başarı grafiği üzerinden sorun tartışılması uygun değildir. Sınavda kopya usulü kullanılsa da yakalanmadığı sürece sonucu etkilemez. Öğrenci, sınav ortamında yakalanmadığı suçtan sorumlu değildir. Kötü huylardan arındırmak, milli ve ahlaki eğitimin vazifesidir.
Milli eğitimin temel gayesi, kanunla Türk milli eğitimini milli kültür düzeyinde, milli ülkülere yönelik, milli bünyeyi eğitici, geliştirici, öğretim araçlarıyla yönlendirmektir. Yasal eğitim düzenlenmesinde esas amaç ve ilkeler; ‘eğitim sisteminin genel yapısı, okul binası, tesisler, öğretmenlik mesleği, eğitim araç ve gereçleri, devletin bu alanındaki görev ve sorumluluğu ile ilgili temel hükümleri’ bir sistem bütünlüğü içinde belirlenmektedir.
Milli eğitimin temel amacı, yetişmekte olan çocukların ve gençlerin topluma sağlıklı, verimli bir biçimde uyum sağlamalarına, öz geleceklerine yönelik; ilgi ve yetenekleri eğitim araçları, kitap ve öğretici kadro, öğretmenler vasıtasıyla en son noktasına kadar geliştirmek, eğitmek, öğretmek, bilinçlendirmektir. Milli eğitim müfredatının çağın ihtiyaçlarının da ilerisinde yürütülmesi, günün ihtiyaçlarına cevap vermesi önemlidir.
Her gelen bakanın müfredat programı üzerinde oynaması, toplumsal strese neden olmaktadır. Milli Eğitim Müfredatının, devletin uzun vadeli siyasi kuruluş gayesi, milli bütünleşme ve gelişme politikası dışına taşırılması, hükümetin iki seçim sürecine sıkıştırılması veya bakanların bakanlık ömrüyle örtüşen farklılaşmayla sık değişimi, millilik vasfını güncel politika vaatlerine kurban edecektir. Devletin kurumsal yapısı milli sınırlar içerisinde toplumsal bütünleşme ülküsüne yönelikken; hükümet ömrüyle sınırlı görüşler, eğitim ve öğretimi politize edecek, muhalif hedef olmaktan kurtulamayacaktır.
Bu yılki LGS sınavı için “çok zordu” şaibesi söz konusudur. Her yıl aynı söylem söylenir. Soruları heyecanlanmadan okuyup anlayarak yapabilen sakin yapılı bir öğrenci ile, stresi yüksek dozda seyreden öğrencinin sınav süreci aynı oranda düzgün geçmeyebilir. Stresler başarıyı etkilemektedir. Sanırım sınav üzerindeki itirazların temel nedeni, milli eğitim politikasının sürekli değiştirilebilirliğinedir. Eğitimde pedagojik eğitim almadan müdahale eden TSK sözleşmeleri de düşündürücüdür. Eğitimde “inat” değil; “ilim” esastır.
Politika güdümündeki siyaset, gerçekliliğini paramparça eder. Politize devletin asli unsurları, partilerin güdümünde paralanır ve körleşir. Bakan, milletvekili düzeyinde atanmış veya seçilmiş şahsiyetlerin “Geri zekâlılara anlatır gibi anlatıyoruz ama yetinmiyorlar” söylemi ile “Ahmağa anlatır gibi tek tek söyledim. Buna rağmen anlamamakta ısrar ediyorlar. Biz anayasanın 4’üncü maddesi olmasın diyoruz…” diyen politikacıyla örtüşen söylem, Türk Milli Eğitim sistemine yakışmaz.
Yüksek sayıdaki öğrencinin tam puan alması mutluluk vericidir. Keşke bütün öğrenciler tam puan alabilselerdi. Başarının bazı okullarda birikimi, soruşturma açılmış olsa dahi “şaibe ve usulsüzlük” şüphesini ortadan kaldırmayacaktır. Şüphe ve tereddütler, eğitim ve öğretimde eşitlik ilkesinde farklılaştığı düşünülen uygulamalara yönelik olmalıdır.
OK