ŞİDDET ve saldırganlık, kişi psikolojinin temeline inildiğinde kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkar. Bu konuda yıllar yılı yapılan araştırmalar, özellikle saldırganlığın nedenlerini ve bu durumun nasıl engellenebileceğini...
ŞİDDET
ve saldırganlık, kişi psikolojinin temeline inildiğinde kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkar. Bu konuda yıllar yılı yapılan araştırmalar, özellikle saldırganlığın nedenlerini ve bu durumun nasıl engellenebileceğini baz alarak kişinin çocukluk dönemlerine kadar inmektedir. Amaç, sıkıntı yaratan durumun engellenmesi dahası yok edilmesidir.
Saldırganlık, sonucu zararlı olan ve günlük yaşamda kişilerin sıkça karşılaştığı dahası maruz kalabilediği bir olgudur. Esasında derinlere indiğimizde saldırganlığın içgüdüsel ve de insan doğasının bir parçası olduğu sonucuna varılır. Saldırganlık ortadan kaldırılamasa bile kontrol altına alınması muhtemel olan bir durumdur. Psikolojinin babası, Psikoanalitik'in Kurucusu Sigmund Freud'a göre insanoğlunun doğuştan getirdiği iki temel kuvvetli eğilim vardır. Bunlardan biri cinsellik diğeri ise saldırganlıktır. Bu iki temel eğilim, insanoğlunun bir toplum içinde uyumlu yaşamasını zorlaştırdığında cinsellik ve saldırganlık davranışları daha sık kendisini göstermektedir.
Freud'a göre toplum tarafından hoş karşılanmayan cinsellik ve saldırganlık duyguları bilinçaltına itilirler; çünkü bu tür düşünce ve istekleri sürekli bilinçte tutmak kişide ciddi rahatsızlık yaratır. Bilinçaltına itilmiş arzuların farkında olmayız; ancak onlar bizim davranışlarımızı etkilemeye devam ederler.
Toplumsal kurallar tarafından açığa çıkarılmasına müsaade edilmeyen saldırgan davranışlar, çoğu kez kontrol altına alınarak bastırılır. Bastırılan bu duygular, özellikle spor camiasında, taraftar kimliği ile dışa vurularak daha kabul edilebilir bir hal alır. Taraftar saldırganlığına neden olan etmenlerden ilki hiç kuşkusuz “Engellenme” davranışıdır. Sporda engellenme, takımın veya takım sporcusunun bir amacına ulaşmasının geciktirilmesi ya da önlenmesidir. Takım başarı elde etmek isteyip de rakip takım tarafından bunu yapmasının önüne geçilirse, diğer takım taraftarları, takımlarını yani kendilerini 'engellenmiş' olarak algılarlar.
Taraftarlarda saldırgan davranışlara ve sinirlilik, gerginlik haline yol açan etmenlerden bir diğeri ise 'rahatsız edilme' duygusudur. Her hangi bir konuda 'rahatsız edilme', insanda koruma içgüdüsü olan saldırgan davranışların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir. Özellikle rakip takım taraftarlarının sözlü veya fiziksel tahrik içerikli davranışları karşı tarafı kışkırtabilir, sinirlendirip saldırganlaştırabilir. Bazı taraftarlar da durum biraz değişiktir. Takımlarına yönelik söylenen her türlü laf, söz sanki onların şahsına söylenmişcesine önemsenir. Takımları ile özdeşim kuran ve adeta takımıyla bir bütün oluşturan kişiler, takımına veya takım oyuncularına yönelik yapılan herhangi bir rahatsız edilme davranışını kendilerine yapılmış olarak algılayabileceklerinden saldırganlığın doğmasına neden olabilirler.
Sporun ruhunda olan “rekabet” ve “yarışma” da saldırganlığın ortaya çıkmasına neden olan diğer etmenler arasındadır. Rekabete dayalı olan durumlarda kişilerin sık sık tartışması dahası çabuk sinirlenip kızması, saldırganlık örüntülerinin habercisi olabilmektedir.
Saldırganlığı artıran bir diğer bir etmen de “öç alma” ya da “misillemede bulunma” güdüsüdür. Deneysel Psikoloji' kapsamında yapılan belli başlı araştırmalar, kızdırılan ve misillemede bulunma beklentisi içindeki bireylerin olumsuz bilgileri anımsamaya daha eğilimli olduklarını ortaya koymaktadır. Sporda mağlup olan takımın taraftarları, bir sonraki maça yenilginin öcünü almak için her ne olursa olsun gideceklerdir. Öç alma beklentisi içinde olan taraftarlar, her ne olursa olsun o maça giderek maç öncesi, maç anında ve maç sonrasında kızgınlık ve saldırganlık duygularını ortaya çıkarak rekabet içinde oldukları diğer takımın taraftarlarına karşı tüm saldırganlıklarını kusacaklardır.Yaş, eğitim ve sosyo-ekonomik düzey faktörlerinin de saldırgan davranışların ortaya çıkmasında son derece etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Sonuç olarak diyebiliriz ki; bir değil birçok etmen, taraftar saldırganlığının özünü oluşturmaktadır. Hatta taraftarların bireysel olarak kişilik yapıları, yaşam deneyimleri de saldırgan davranışların etmenleri arasında sıralanabilir. Unutmayın; saldırganlık tribünden sahaya yansır. Maç sırasında tribündeki taraftarların olumlu ya da olumsuz psikolojisi ve davranışları, sahadaki oyuncuları etkiler. Dolayısıyle taraftarpsikolojisi dolaylı olarak takımının kaderini etkilemektedir. Hepinize mutlu hafta sonları!