35 yıl devlet memurluğu yaptım. Devlette bir kuraldır, yetkisiz sorumluluk ... Ve de sorumsuz yetkili olmaz. Hizmetli memurun dahi sorumluluğu vardır. Kurumlararasında götürdüğü evraktan... Temizlediği demirbaş eşyalardan... Kullandığı araç...
35
yıl devlet memurluğu yaptım.
Devlette bir kuraldır, yetkisiz sorumluluk ...
Ve de sorumsuz yetkili olmaz.
Hizmetli memurun dahi sorumluluğu vardır.
Kurumlararasında götürdüğü evraktan...
Temizlediği demirbaş eşyalardan...
Kullandığı araç ve gereçlerden sorumludur.
Görev alanıyla ilgili de yetkilidir.
****
En ağır sorumluluklar ise siyasilerindir.
Yaptıkları her işten ve aldıkları kararlardan...
Mecliste çıkarılan kanunlardan...
Uyguladıklarından ve uygulamadıklarından...
Yaptıkları ve yapmadıkları her işten...
İhalelerden ve uluslararası anlaşmalardan...
Kısacası görev süreleri içindeki her şeyden...
Kanunlara ve meclise karşı sorumludurlar.
Bir bakarsınız iktidar değişir ve yürütme...
Başbakan ve bakanlar kendini yargıda bulur.
****
Sorumlulukların en ağırı başbakana aittir.
Yetkilidir yetkili olmasına ama...
Sorumlulukları yetkilerinden de fazladır.
Mali, idari, siyasi ve vicdani sorumluluk taşır.
En sorumsuz makam ise cumhurbaşkanlığıdır.
Tek sorumluluğu devlete sadık kalmasıdır.
Yani sadece "Vatan hainliği" ile yargılanabilir.
Onun dışında bir de "vicdani" açıdan sorumludur.
****
Benim gariplikler ülkemde sorumlunun yetkisi...
Yetkilinin de sorumluluğundan söz edilemez.
Sorumlu kişi bir küfe elmayı sırtında taşır...
Fakat bir tanesini dahi yeme yetkisi bulunmaz.
Sorumsuz kişi ise bir tane elma taşımaz...
Fakat canı istediğinde elmaların hepsini yer.
Elmaların nereye gittiğinin hesabını vermek...
Küfeyi taşıyan "yetkisiz sorumluya" kalır.
****
Böyle durumda söylenen bir deyim vardır bizde.
"Davul benim boynumda, tokmak senin elinde."
Bu deyim başta da yazdığım gibi...
Yetkisiz sorumlu ve yetkili sorumsuzu anlatır.
Fakat işin garip tarafı "yetkisiz sorumlu" olanın...
İleride hesap vereceğini bile bile kendi yetkilerini...
Hiç sorumluluğu olmayan birine kullandırmasıdır.
Garip bir durumdur ve insan doğasına aykırıdır.
Nefsini sıfırlayan Mevlana bile buna razı olmazdı.
Yapacağı şey tarikat şeyhliğinden ayrılmak olurdu.