Kadim çağlardan beri kölelik toplumun bir sınıfı olarak her toplumda var olmuştur. Bazen savaş ganimeti, bazen de yoksul ve güçsüz yerlerden esir alınan insanların köle ticaretiyle satılması sonucu bir ticari obje olmuştur. Hatta bu köleler...
Kadim çağlardan beri kölelik toplumun bir sınıfı olarak her toplumda var olmuştur. Bazen savaş ganimeti, bazen de yoksul ve güçsüz yerlerden esir alınan insanların köle ticaretiyle satılması sonucu bir ticari obje olmuştur. Hatta bu köleler öyle çoğalmışlardır ki, Memlüklüler diye yani Kölemenler devleti dahi kurmuşlardır. Kadim çağ köleliğine genel hatlarıyla, insanlık onuru ve doğuştan gelen haklarını tamamen hiçe sayan bir anlayışla bakılırdı diye kabul ederiz. Fakat anladığımız veya bize anlatılan bu bakış açısına rağmen kölelerin de toplumlarda hakları vardı. Onların yeme, içme, barınma, evlendirilme, kısaca asgari yaşam standartlarını efendileri sağlamakla mükellefti. Kimi durumda köleler her durum açısından efendisinin zenginliğini, şanını, şerefinin yansıtması gerekirdi. Kimi zaman hayatta kalmalılardı ki onlardan istifade edebilmeleri gerekirdi. Kimi zaman da toplumsal bir sınıf olarak haklar tanınırdı. Azad olmak, efendisiyle evlendiği zaman kölelikten kurtulmak gibi durumlar da söz konusu idi. İnsanlık tarihimizde insanlardan yararlanılan ve kara bir leke olarak görülen, şimdi bittiğine inanılan bir kölelik sistemi iyisiyle kötüsüyle vardı. Asıl konum bu olmadığı için çok irdelemeyeceğim. Tarihsel süreçte hepimiz az çok köleliğin ne olduğunu biliriz.Benim asıl dikkat çekmek istediğim çağımız köleliği. "Şimdi çağımızda kölelik kalkmadı mı?" gibi bir soru sorabilirsiniz. O zaman ben size günümüz köleliğini tarihsel sürecinden bugüne bir tarif edeyim. Kölelik tarihin kara leke sayfalarında mı kalmış, yoksa hala adı kölelik olmasa da ki benim için adı köleliktir, var mı? Bakalım eski kölelik mi daha iyi, yoksa günümüz köleliği mi? Köleliğin her türlüsüne karşıyım sizin gibi, tabiki hepimizin hayali ve doğal var oluş hakkı özgür bireyler olarak yaşamak. Ama bir de gerçekler var. Bugünkü anlamda anladığım ve savunduğum modern köleliğin ki kadim zaman köleliğine göre hayatınızı dahi yok sayan bir sistemdir. İlk temelleri Haçlı seferlerinin başlamasıyla atılmıştır. Haçlı seferleri esnasında ve sonrasında kutsal Kudüs’ün Hıristiyan şovenistlerce ele geçirilmesinden sonra hacı olmak isteyen Avrupalı Hıristiyanlar, uzun ve tehlikeli yollar kat ederek hacı olmak için Kudüs’ün yolunu tutmuştur. Bu yolculuklar esnasında can ve mal güvenliği sorun olmuştur. Çoğu Hıristiyan kutsal topraklara ulaşamadan ya canından, yada malından olmuştur. Bu esnada şovenist Hıristiyan şovalyeler ki sonra adları tapınak rahipleri olacaktır ve Hıristiyanlığın içerisinde en güçlü mezhep haline gelecektir. Kutsal topraklarda zenginlik arayışı içerisinde iken bir sistem geliştirmiş ve Hıristiyan Avrupalılar'a kutsal topraklara yolculuklarında, malları yola çıktıkları yerden alıp Kudüs’e ulaştıklarında belli bir komisyon karşılığında geri vermeye ve para kazanmaya başlamışlardır. Bu sistem öyle bir zenginlik vermiştir ki onlara, artık o şovalyeler para, din, Kudüs’te öğrendikleri mistik yahudi öğretisi Kabbala ile harmanladıkları bir öğreti temelleri üzerine bir birlik oluşturmuş ve adlarına da tapınak rahipleri demişlerdir. Bu insanlar zenginliklerini ve mistik Hıristiyanlık adına dahi marjinal olan düşünce felsefelerini öyle güçlendirmişlerdir ki, Avrupa Krallarına borç verir ve Vatikan’a dahi nüfuz eder hale gelmiştir. Bir nevi tefecilikle Avrupa'nın kanını emer hale gelmiştir. Bu güçlü kişiler birbirlerine öyle bağlı zengin ve güçlü bir yapı oluşturmuşlardır ki Avrupa kralları ve Vatikan için tehdit unsuru haline geldikleri ve sapkın inançları oldukları gerekçesiyle yok edilmek istenmiş ve çoğu diri diri yakılmıştır. Ama kalanlar sistemlerini yer altına çekmiş ve inançlarını gizleyip dünyanın bilmediği veya çok az şey bildiği bir örgüt haline gelmişlerdir. Aslında kimi araştırmacılar ispat edemese de dünyadaki olaylardan ve neden sonuç ilişkileri üzerine yaptıkları araştırmalar sonucu şunu iddia etmektedir. Tapınakçılar aslında bugün uluminati diye adlandırılan varlığı ispatlanmamış, kimilerine göre komplo teorisi olan bir örgütün ilk kurucularıdır. Bu sistem bir piramit gibi masonlar, rotaryanlar, lions kulüpleri, Açık Toplum Vakfı ve benzeri gibi birliklerle şemalanmış, en tepesindeki bulunanların şeytana taptığı iddia edilen modern dünyanın bankacılık, finans, din, siyaset ve tüm güç oluşturan unsurlarını ele geçirmeyi hedeflemiş ve dinsizlik propagandası yapan insanların şeytanın Allah’a karşı geldiği ve müddet istediği sürecin yardımcılarıdır. Bu önemli bir iddia ama süreci ve neden sonuç olarak incelediğimizde kötülüğü meşru gören ve sadece kendilerini insan olarak herşeyi hakettiklerini düşünen küçük bir azınlığın dünyaya hükmetmek, tüm kaynakları ele geçirmek istediğini net bir şekilde görebiliriz. Şimdi de tarihsel sürecini kısaca bir fikir oluştursun diye anlattığım ve genel hatlarıyla günümüz yapısı ile bilgi verdiğim bu sistemin ve aktörlerinin biz çoğunluğa dayatmak istediği ve reva gördüğü hayatı anlatacağım ama şu ana kadar verdiğim bilgiler ışığında siz yaşamınızda bir değerlendirme yapınız. Acaba köle misiniz? Devamı bir sonraki yazımda, günümüzde bize biçilen, yaşamak zorunda olduğumuz hayatlar...