23 Ekim Pazar günü Van ve Erciş ilçesinde meydana gelen 7.2 şiddetindeki yer sarsıntısı sonucu meydana gelen yıkımlarda enkaz altında kalarak yaşamını yitiren Melike Atman, Alanya Emine Özmüftüoğlu Camisi'nde namazı kılınarak Bektaş...

23 Ekim Pazar günü Van ve Erciş ilçesinde meydana gelen 7.2 şiddetindeki yer sarsıntısı sonucu meydana gelen yıkımlarda enkaz altında kalarak yaşamını yitiren Melike Atman, Alanya Emine Özmüftüoğlu Camisi'nde namazı kılınarak Bektaş Mezarlığında defnedildi. Alanya halkından Kamil ve Atiye çiftinin biricik kızları Melike Atman, yeni atandığı Salman Köyü, Salmanoğlu İlköğretim Okulu'nda zevkle, sevinçle görevine başlamış, okul müdürünün ifadesine göre hem çalışkan, hem hamiyetperver kişiliği ile kendisini göstermiştir. Nitekim, ilk aldığı maaşını okulundaki fakir çocukların ihtiyacı için harcamıştır. Tayini Erciş’e çıkanca, "Gitme, buradaki özel okullarda çalış" diyenlere “Türk bayrağının dalgalandığı her yerde seve seve görev yaparım” diyecek kadar ülkesini çok seven milliyetçi bir kişiliğe sahip bir kızımızdır. Şehit diyorum, çünkü namazını kıldıran Müftümüz Ahmet Hamdi Başpınar, yaptığı konuşmasında kızımızın şehit olduğunu söylemiştir. O oraya giderken elbette deprem olacağını hiç aklından geçirmemiştir. Onun Alanya’da kalmasını isteyenlerde de, böyle bir felaketle karşılaşacağı hususunu düşünmemişlerdir ama son günlerde her fırsatta can yakan terörden ötürü "Gitme" demişlerdir. Kadere bakın ki, hiç düşünülmeyen bir afet gencecik kızımızla beraber 48 öğretmenin şehadetine, 10 öğretmenin de yaralanmasına neden olmuştur. Allah’ımız "Şehitler ölmez" diye büyük bir müjde veriyor (Bakara-154). Ne mutlu o şehitlere... Bu depremde 523 kişi ölmüş, 1650 kişi de yaralanmıştır. İnşallah, yaralılardan ölen olmaz da tekrar bazı kişiler acı çekmez. Melike’nin anne ve babası 1995 kasımında meydana gelen Dinar depreminde ölmüşler, 7 yaşındayken Kamil ve Atiye Atman tarafından evlatlık edinilmiş, bu iki kişi Melike’yi en iyi bir şekilde yetiştirmişler, okutmuşlar ve öğretmen olmasında büyük katkı sağlamışlardır. Melike de onları mahcup etmemiş, onlara layık bir evlat olmuştur. Onun gencecik bir yaşta, 24 yaşında daha baharındayken ve ülkesine en yararlı olacağı bir çağda ölümü, elbette hepimizin yüreğini yakmıştır. Kader işte, anne ve babasıyla aynı kaderi paylaşıyor. "Allah Teala'nın izni olmadıkça kimseye ölüm yoktur. Zira her nefis için Allah Teala'nın ilm-i ezelinde eceli müsemma vardır. Vakti levh-i mahfuzda yazılmıştır. Ne ileri gider, ne geri kalır. (Al-i İmran/145)" Bir önceki yazımda da değindim, deprem öldürmüyor, çürük, çarık yapılan evler, apartmanların yıkımı dolayısıyla meydana gelen enkazların altında kalınarak ölüm tecelli etmektedir. Artık, bu işe kesin ve radikal çözüm bulunmalı, her isteyene müteahhitlik belgesi verilmemeli, belediyelerce en sıkı şekilde kontrol edilmeli ve zinhar demirden, çimentodan çalıntı yapılmasına izin verilmemelidir. Bu arada, Başbakan,iktidarı kaybetmemiz pahasına, gecekonduların devlet tarafından yıkılarak,içinde oturanları TOKİ tarafından inşa edilecek meskenlere yerleştireceklerini, kimsenin göz yaşına bakmayacaklarını çok net ve açık bir şekilde beyan etmiştir. Çünkü, her depremden veya selden yahut fırtınadan sonrası aynı feryatlar yükselir, hiç kimse "Benim evin depreme dayanıklı değil, ben evimi dere yatağına yaptım" demez ve çatısını sağlam yapmadığını düşünmez de hep Devleti, hep belediyeleri suçlarlar. Başbakan, bu hususta Hükümetin azimli ve kararlı olduğunu açıklamıştır. Haydi yolunuz açık olsun…
Bu afette yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diler,geride kalanlarına ecir ve sabırlar temenni eder, ülkemizi ve milletimizi ve tüm dünya milletlerini bu gibi büyük afetlerden korumasını niyaz ederim.