MİLLİYETÇİ Hareket Partisi yıllar içinde devletin atom çekirdeği gibi işlev görmüş. Yaydığı, açığa çıkardığı enerji, çekirdekteki düzensiz dolaşan nötron ve protonların tepkimelerine göre değişmiş. Ama o çekirdek, bir siyasi...

MİLLİYETÇİ

Hareket Partisi yıllar içinde devletin atom çekirdeği gibi işlev görmüş. Yaydığı, açığa çıkardığı enerji, çekirdekteki düzensiz dolaşan nötron ve protonların tepkimelerine göre değişmiş. Ama o çekirdek, bir siyasi oluşum olarak orada, devlet katında hiç parçalanmadan yer almış.

MHP, devleti koruma refleksi özelliğiyle bugünlerde yine gündemde. Ama en azından bu referandumda, MHP o bildiğimiz ideoloji partisi çelik disiplinini yitirecek, yeni bir tehdit algısı oluşturulmazsa çekirdek bölünecek gibi görünüyor.

Çünkü zamanın ruhuna uygun olarak, ülkedeki sosyal sınıfların farklılaşmasından MHP de nasibini aldı. MHP de, kaçınılmaz olarak kendi elitini yarattı. Kırsal seçmeni ya da kent lümpeniyle, ideolog elitleri, çok belli etmeseler de referandum oylaması konusunda ayrışmaktalar. Bunu partililerin yanıtlarından anlayabiliyoruz...

Genel merkezin söylemi çok net: 15 Temmuz sonrasında oluşan sistem krizini önlemek, devleti daha büyük sıkıntıya sokmamak için “evet” denilecek...

Yıllarını partiye vermiş, siyaseti gündelik gelişmelerden etkilenmeksizin, parti ideolojisi üstünden ve entelektüel düzeyde yapanlar farklı düşünüyor. Onlar, “ülkeyi, kendi seçtiği vekilleri pas geçerek kararnamelerle yönetecek bir tek adam” düzenine karşı oldukları için “hayır” diyecekler...

Bir diğeri ise daha farklı nedenle karşı çıkıyor: Ona göre, “başkanlık yönetimi çok önceden Abdullah Öcalan’la birlikte kararlaştırılmıştır ve konfederasyona, yani bölünmeye giden yolda önemli bir aşamadır”. Bu nedenle kabul edilemez...

Alanya sokağındaki, partiye gönül vermiş, eylemlerde aktif rol almış olanı ise “hayır” oyunu şöyle açıklıyor: "Neden, 7 Haziran’da hükümet ortağı olmaktan kaçtı da, şimdi kabul ediyor? Meral Akşener ve diğer muhalifler hangi gerekçeyle resmen derdest edildiler?"

Bu sorulara yanıt istiyor.

Ama diyor, ilginç olarak, “Yeni MHP'li olmuş çoluk çocuk evet diyecektir!”... Bir de, sandık güvenliğinin, genel seçimlerde olduğu kadar siyasi partilerce sağlanmayacağı için her türlü suistimale açık olabileceğine dikkati çekiyor. CHP ve MHP tabanının ortak çalışma isteğinde olduğunu da belirtmeyi unutmuyor.

Alanya ayrışmasının, ülke genelinden farklı olarak; genel merkezin sözcüsü olan ilçe yönetimi ve eski yönetimin iki ayrı baş çekeni olarak üçe ayrıldığını söylüyor. Yani “hayır” oylarının 3'te 2 olduğunu var sayıyor... Merkezle birlikte hareket eden Alanya belediye başkanlığının, kırsaldaki hizmetlerine de dikkat çekerek!

Yine bir kadim partili, 7 Haziran sonrasındaki, “Halkımız bize muhalefet görevi verdi” sözüne takılmış görünüyor. Ona göre bu yanlışla, hükümet ortaklığının getireceği kadrolaşma fırsatı kaçırılmıştır! Halihazırdaki KOSGEB kredileri bile parti üyesi olan yandaşlara verilmektedir!

Daha pragmatik bir diğeri ise, “Bahçeli iyi yaptı... Nasıl olsa Meclis'ten geçecekti, hiç olmazsa onun istediği maddelerle oldu” diye devam ediyor. Tek Adam'lıkta bir tehlike görmediğini, ilerde nasılsa iktidar partisinin dağılacağını, yerine gelenlerin de anayasayı pek âlâ değiştirebileceğini ekliyor!

En net yorum ise kırsaldan: Hükümet benim her türlü tedavi, hatta Antalya'ya gidiş masrafımı karşılıyor. 150 davarı olan yan komşumun evindeki altı kişi ise, yaşlı analarına bakıyor diye devletten para alıyorlar. Bu yüzden tarımda çalışacak işçi bulunmuyor. Şimdi bu insanlar nasıl “evet” demezler? Ama ben vermeyeceğim. Evimdeki sekiz nüfusla hep MHP’ye verdim, “O garıya yapmayacaklardı!”, “hayır” diyeceğim...

Son olarak ise, kafası karışıkmış gibi görünüp, yasanın neyi içerdiğini bilmediğini söyleyen; Akşener’in FETÖ’cü olabilme olasılığını göz önünde tutan, ikna edilmeyi beklediğini vurgulayan ama kesinlikle “evet” i, “verip kurtulmayı alışkanlık edinmiş!” MHP’liler var... Ve sayıları da çok fazla...