MANAVGATLI meslektaşım Mithat Abakan,

MANAVGATLI

meslektaşım Mithat Abakan, "Bir şehrin kaderini sadece yönetenlerin ufku ve kalitesi değil, yönetilenlerin kültür ve eğitim düzeyi de belirler" diyor.

Doğru mu?
Evet. Sonuna kadar doğru ve yerinde bir tespit!

Alanya'da bir grup esnaf ise sosyal medyada örgütleniyor.

"Turizm Bölgesi Dükkan Kiraları Düşmeli" başlıklı bir Facebook sayfası açmışlar, katılımcı sayısı 15 bini bulmuş, yorumlar gırla gidiyor, esnafın geneli dükkan sahiplerine veryansın eden yorumlar yapıyor.

Sayfanın girişinde bir açıklama var.
Şöyle deniliyor, özetle...

"...Eylem öncesi bir bildiri yayınlayacağız. Bu bildiri buradaki tüm esnafın görüşlerinin bir harmanlaması olacak. Bu bildiride esnafın şu anki durumu, şikayetleri, beklentileri, önerileri, eksik bulduğu kanunlar, oda başkanları ve bölge yetkilileri ile ilgili görüşleri gibi esnafla ilgili her türlü şikayet, beklenti ve önerileri olmalı. Herkes bunlarla ilgili görüşlerini yazsın. Kendi görüşü daha önce yüz defa yazılmış bile olsa yine de yazsın ki önemi ortaya çıksın. Bismillah dedik bakalım, gazamız mübarek olsun..."

Sanki turizm memleketinde değiliz, sanki sezonun ortasına gelmemişiz de, 1910'lu yılların ortalarında Kurtuluş Savaşı'na hazırlanıyor gibiyiz, ruh halimiz o yönde.

Öte yandan...

Mahmutlar'da büyük bir emlak firması da olan turizmci Emrah Yeşilkaya, sosyal medya hesabından ilginç bir "mini manifesto" yayınlıyor.

Diyor ki...

"Tam anlamıyla dibe vurmuş bir yıl. Bırakın kira ve vergi ödemeyi, evine çocuklarına ekmek götüremeyen binlerce esnaf var. Alanya, tüm sivil toplum örgütleri ve halkı ile seferber olmuşken, iktidar partisinin ilçe başkanı ne yapmakla meşgul, anlamış değilim. Buradan sormak istiyorum. Sayın Mustafa Berberoğlu, şimdiye dek yaşanan bu olumsuz gidişattan dolayı nasıl bir duygu içerisindesiniz? Sosyal ve yerel medyada size ait fikir ve önerilerinizi Alanya halkı ile paylaştınız da biz mi göremedik? Her Salı günü topladığınız yönetim kurulunuz ile acaba daha önemli hangi meseleleri konuşuyorsunuz? Antalya'ya karşılamaya gittiğiniz Bakan Nabi Avcı'ya Alanya esnafının sıkıntılarını dile getiren, dibe vurmuş turizmi bir an evvel ayağa kaldırabilecek önerileri kapsayan bir dosya sunabildiniz mi? Gerçekten samimi olarak merak ediyor ve bu durum ile ilgili kamuoyunu bilgilendirmenizi rica ediyorum."

Buna mukabil...

Sade vatandaş Hüseyin Gülseren, tüm satırlarına sonuna dek katıldığım şu ifadeleri paylaşıyor, kişisel sosyal medya hesabından:

"Alanya'yı hem güneş yakıyor, hem de parasızlık. Esnaf kardeşlerimizin ölçülü, şiddet ve hakaret içermeyen tepkileri ve eleştirileri siyasilerin ve ilgili bürokratların mutlaka dikkatini çekecektir. Ancak! Dükkanın önünde tabureye oturup müşteri bekleme devri bitmiştir. Zaman; aktif, dinamik ve yenilikçi olma zamanıdır."

Sosyal medya buna benzer daha ne manifestolar, ne isyanlar, ne başkaldırma çağrıları ile çalkalanırken, geçtiğimiz Cumartesi günü Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı Antalya'ya geldi.

Önce bir şehit cenazesine katıldı, ardından "zaten açık olan" bir müzeyi, sanıyorum "AKP'nin genel hizmet anlayışı ritüeli bozulmasın diye" yeniden açtı, batı bölgesinde inceleme yaptı, ardından orucunu açtıktan sonra çayını yudumlarken, krizdeki sektörü rahatlatacak müjdeyi (!) patlatıverdi.

Dedi ki...

"9 günlük Ramazan Bayramı tatilini erken açıkladık ve turizm sektörünü sevindirdik. Hadi yine iyisiniz, Kurban Bayramı tatilini de 9 güne çıkarmayı planlıyoruz."

Ramazan Bayramı'na yaklaşık bir hafta on gün var.

Temmuz'un 5'inde başlayıp 7'sinde bitiyor.

Memurlara 2 Temmuz Cumartesi'den başlayıp 10 Temmuz'a kadar süren 9 günlük tatil imkanı tanındı, fakat özel sektör işletmecilerinin ve çalışanlarının zaten tatil yapma şansı yok, hele de şu krizde!

Memurların tamamı tatile çıksa bile "ki bu rakam dahi krizdeki Türk turizmini kurtarmaz", turizm sektörünün buna sevinmesi, 9 gün içinde gelecek olan yerli turistle sezonun kurtarılması bekleniyor.

Fakat; terör endişesinden dolayı gelmek istemeyen Avrupalılar ile uçak krizinden dolayı ambargo yedikleri için gelemeyen Ruslara yönelik nasıl bir çalışma yapıldığı veya yapılacağı ise konuşulmuyor, açıklanmıyor.

Ramazan Bayramı, Temmuz'un ilk haftası idrak edilip bitecek. Kurban Bayramı ise 12 Eylül Pazartesi başlayıp 15 Eylül Perşembe günü sona eriyor.

Üstelik o tarihte okullar açık olacağı için, çocuklarıyla tatilden henüz yeni dönmüş yerli ailelere "Hadi yeniden tatile çıkın, bitik turizmi kurtarmak için bir el atıverin" denilmesi de mantıksız olacağından, tıpkı Ramazan gibi Kurban Bayramı tatilinden gelecek para da turizm sektörünü kesmeyecektir.

Bakan Bey'in, bir gazetecinin "Tedbir paketleriniz nedir?" sorusuna verdiği "Üzerinde çalışıyoruz" yanıtı da, içinde bulunduğumuz krizin derinliğini ve endişelerin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Bu arada...

Antalya’nın yaşadığı kriz nedeniyle "afet bölgesi" ilan edilmesi yönündeki taleplerin anlamsız olduğunu da söyleyen Bakan Bey, “Afet tabiri hoş değil. Çok kısa zamanda göreceksiniz, toparlayacağız inşallah. Daha da güçlenerek çıkacağız bu krizden. Şimdi kaybediyor gibi görünüyoruz ama bundan kazançlı çıkacağız inşallah” demiş.

Peki...
Nasıl olacak o iş?
İstanbul'da, Ankara'da bomba patlamayacak mı artık?
Bu konuda terör örgütleriyle uzlaşmaya mı varıldı?
Avrupalı turist korkmasın mı gelmekten?
Rusya'dan, düşürülen uçak için özür mü dilenecek?
Kafaya dank mı etti bazı gerçekler?
Esnafın borçları af mı edilecek, ertelenecek mi?
Açılamayan yüzlerce otelde çalışamayan binlerce turizm personeline ekmek vermek için yeni fabrikalar mı açılacak?
Vesaire, vesaire, vesaire...

Uzun lafın kısası, kıymetli okuyucu...

Biraz kamuoyu baskısı yüzünden, biraz turizmcilerin gazını almak için, en çok da turizm bölgelerinde sokağa yazarkasa fırlatmaya başlayan öfkeli esnafı bir parça susturmak için gönülsüz bir şekilde Antalya'ya geldiği apaçık belli olan Bakan Bey'in "turistik" gezisinden çıkan sonuç şudur.

Siyasiler için "turist duası", "kepenk kapatma eylemi", "gazetelere demeç verip iktidarı eleştirme", "sosyal medyada iktidara veryansın etme" işleri falan hava cıvadır.

İşin püf noktası...

Geçen hafta Kemer'de bir esnafın işsizliğe isyan edip sokağa yazarkasa atmasıdır, ve bu durum aslında bazı şeylerin de işaret fişeğidir.

Ama anlayana...