Panik atak, insanların yaşam işlevselliğini etkileyerek, tüm dünyada toplum sağlığını tehdit eden bir hastalıktır. Hastaların yaşam kalitesini olumsuz şekilde etkileyen panik atak hastalığı, başta panik bozukluk olmak üzere birçok psikiyatrik...
Panik atak, insanların yaşam işlevselliğini etkileyerek, tüm dünyada toplum sağlığını tehdit eden bir hastalıktır. Hastaların yaşam kalitesini olumsuz şekilde etkileyen panik atak hastalığı, başta panik bozukluk olmak üzere birçok psikiyatrik bozukluk ve fiziksel hastalıkta görülebilen yoğun endişe, panik, korku ve kaygı halidir. Hastalar çoğunlukla yaşadıkları durumun psikolojik kökenli olduğunu kabul etmek istemezler. Onlara göre yaşadıkları her sıkıntının mutlaka fiziksel kökenli bir sebebi vardır ve bugüne kadar hiç kimse hastalıklarına çare bulamamıştır. Bu yüzdendir aslında, doktor doktor gezmeleri. Çocuklarda çok nadir görülen panik atak hastalığı, ilk olarak 18-25 yaşlar arasında ortaya çıkmaktadır. Aşırı kontrolcü ve kontrollü, mükemmeliyetçi, ayrıntılara önem veren, her işinde plan-program gözeten, güçlü ve cesur, iş hayatında başarılı, yönetici ruhlu, baskın ve lider kişilikli insanlar panik atak hastalığına daha yatkın kabul edilmektedirler.
PANİK ATAK VE PANİK BOZUKLUK ARASINDAKİ FARK NEDİR?
Pek çok insan, panik atak ve panik bozukluk hastalıklarını birbirinin aynıymış gibi düşünüp, değerlendirmektedir. Panik atak birçok hastalıkta görülebilen ve birçok hastalığa eşlik edebilen bir durumdur. (Sosyal fobi, özgül fobiler, ayrılık kaygısı, takıntı hastalığı, travmatik stres bozukluğu, madde bağımlılıkları) Oysa panik bozukluk dediğimiz şey, panik atağın üzerine kuruludur ve başka bir rahatsızlığa bağlı olarak ortaya çıkmaz. Genellikle hastalarda yoğun kaygı ve sürekli endişelere sebebiyet veren bir hastalık olan panik bozukluk da kişi panik atağı deneyimler ve her an panik atak yaşayabileceğine dair yoğun bir korku duyar. Bundan dolayı da kendisini rahatlatmak için “kaçınma” davranışları geliştirir.
PANİK ATAK BELİRTİLERİ NELERDİR?
Panik atak sırasında ortaya çıkan belirtilerden bazılarını yazmak gerekirse, kalp atışlarını duyumsama, aşırı terleme, çarpıntı, göğüste ve karında beliren şiddetli ağrılar, mide bulantısı, baş dönmesi, nefes darlığı, boğulma hissi, soluğun kesilmesi, bayılacak gibi olma, kendine ve çevreye yabancılaşma, eller ve kollarda beliren uyuşma ve karıncalanma (bilhassa sol el), ateş basması, üşüme, titreme, kasılma, olayları ve çevreyi bir sis perdesinin gerisinden bulanık olarak algılama, yiyecek ve içecekleri yutamama, kontrolünü yitirme, ölüm korkusudur. Ölüm korkusu ve olası krizler sebebiyle hasta, evde yalnız başına kalmak istemez. Hastalığı ilerlemiş olanlar ise tek başlarına dışarı çıkıp kalabalığa karışamazlar. Sürekli olarak 'Başıma kötü bir şey gelecek ve hiç kimse bana yardım etmeyecek' şeklinde düşünen hastalar, yoğun huzursuzluk ve kaygı sebebiyle mesleklerine hatta sosyal hayatlarına veda etmek zorunda kalabilirler. İzole bir hayat yaşayan hastaların durumu ise ne yazık ki günbegün daha da ağırlaşmaktadır. Yukarıda bahsetmiş olduğum belirtilerden en az dört tanesinin bir arada görülmesi, panik atak tanısı için yeterli kabul edilmektedir.
ATAK SIRASINDA NELER YAPILMALIDIR?
Panik atak krizleri, hastadan hastaya farklılık göstermekle birlikte, yaklaşık olarak 5-45 dakika sürmektedir. Atak esnasında, öncelikle sakin olmaya çalışarak bir yere uzanmalı ya da oturmalısınız. Kendi kendinize bunun korkulacak bir durum olmadığını söyleyerek, atağın geçmesini beklemelisiniz. Madde kullanımı ve kafeinli içeceklerden uzak durmalısınız. Atak sırasında kontrolü elden bırakmayın. Mutlaka ama mutlaka tedavi için bir uzmana başvurun.
PANİK ATAK HASTALIĞININ TEDAVİ SÜRECİ
Panik atak hastalığının, tedavisi mümkündür. Yeter ki kişi bu hastalıktan kurtulmayı isteyip, kararlı olsun. Hastalar hastalıklarının psikolojik kökenli olmadığını düşünerek, fiziksel bir hastalıklarının olduğunu söyleyecek doktoru bulana kadar doktor doktor gezerler. Psikiyatr ve psikologlar tarafından tedavi edilen panik atak hastalığının sağaltımında, hastanın doktoruna güvenmesi temel koşuldur. Tedavi sırasında nefes ve rahatlama egzersizleri, kas gerginliğini yok etmeye yönelik alıştırmalar, atak sırasında kendini ve davranışlarını kontrol altında tutabilme, atağın üstüne gitme gibi teknikler, hastalara öğretilmekte ve uygulanmaktadır. Bilişsel davranışçı terapiler, bu hastalığın tedavisinde en sık tercih edilen psikoterapi tekniğidir.