Günlerdir Mahmutseydi Köyü ile Asmaca Köyü arasındaki su savaşını okuyorum. Sanki 1970'lerden kalma bir haberi okurmuşçasına, nostaljik bir tat alıyorum bu su kavgasından. Yıl 2011, çoğu insanın elinin altında bilgisayar ve internet...

Günlerdir Mahmutseydi Köyü ile Asmaca Köyü arasındaki su savaşını okuyorum.
Sanki 1970'lerden kalma bir haberi okurmuşçasına, nostaljik bir tat alıyorum bu su kavgasından.
Yıl 2011, çoğu insanın elinin altında bilgisayar ve internet var ama bu insanlar su için kavga ediyorlar.
Su!
Suyunuz sadece bir gün kesilse; banyo yapamamaktan, çamaşır ve bulaşık yıkayamamaktan dert yanmaya başlamıyor musunuz?
Bu insanların suyu hiç yok!
Bir gün değil, on gün değil, yok!
Mahmutseydi Köyü’nde insanlar her gün azıcık akan bir çeşmenin başına bidonlarıyla gidip, sıraya girerek oradan su dolduruyorlar ve o suyla gün boyunca idare ediyorlar.
Sadece evinizde su olmadığını hayal edin.
Hiç olmadığını!
Ne kadar kötü bir şey değil mi?
Bir de olayın Asmaca Köyü tarafı var.
Yeri gelince istenen her şeyin üstü kapatılır, her türlü oyun çevrilir ama söz konusu suyu olmayan köye su vermek olunca, neymiş, kaçak elektrik kullanıyorlarmış.
Yahu Mahmutseydi Köyü halkı seneler sonunda evlerinde su imkanına kavuşmuş, biraz idare ediliverse ne olacak?
Üstelik ben olayın elektrikle ilgili olduğunu da sanmıyorum. Asmaca Köyü kendisine yetmeyeceği korkusundan suyunu vermek istemiyor.
Türk halkı olarak bu noktaya mı geldik?
Komşumuza yıkanacağı suyu çok mu görür olduk gerçekten? Sözde her zaman “birlik” olmaktan bahsederiz, bu mudur bizim birliğimiz?
Bu insanlık ayıbı bir an önce bitmeli ve Mahmutseydi Köyü’ne bir an önce su verilmeli.
Durumun ne olduğu, neden verilemediği hiç önemli değil. Mahmutseydi Köyü 2011 yılında, artık susuz kalmamalı. En yakın zamanda değil, hemen, şimdi olmalı.
Bürokratik bahaneler sıralayanlara sesleniyorum, sizden ricam şudur: “Sadece bir ay susuz yaşamayı deneyin. Bakalım o bir aydan sonra da aynı bahaneleri sıralayabilecek misiniz?”