Geçen hafta, futbolla ilgili olarak 'Şike sendromu” başlığı altında bir yazı döşenmiştim. Galatasaray fanatiği olarak bilinen sayın Mehmet Hacıkadiroğlu dostum, o meşhur telefonlarından birini açarak, beni saatlerce esir alıp, yazıma...
Geçen hafta, futbolla ilgili olarak “Şike sendromu” başlığı altında bir yazı döşenmiştim.
Galatasaray fanatiği olarak bilinen sayın Mehmet Hacıkadiroğlu dostum, o meşhur telefonlarından birini açarak, beni saatlerce esir alıp, yazıma dönük olarak, verdi veriştirdi!
Kendimle birlikte sayın Hacıkadiroğlu’na da haksızlık yapmış olmayayım.
Yazımın tümüne dönük bir eleştiride kesinlikle bulunmadı.
Bakış açımın ve değerlendirmelerimin önemli bir bölümünü onaylarken bir bölümünü eleştirme olgunluğunu ve gerçekçiliğini gösterdi.
Daha doğrusu, benim değinmediğim ya da değinme gereği duymadığım konulara girdi.
Girdiği konularda önemli ölçüde haklı olduğunu itiraf etmeliyim.
Daha da önemlisi, fanatik bir Galatasaraylı olan sayın Hacıkadiroğlu’nun iş yerinde Galatasaraylı ve Fenerbahçelilerin birlikte maç seyretme geleneğini belki de Türkiye’de ilk başlatanlardan birisi olması ve bu örneğin yaygınlaşması için, herkesin aynı duyarlılığı göstermesi gerektiğinin de altını özellikle çizmek isterim.
Janus Restaurant’da Fenerbahçe – Galatasaray karşılaşmaları öncesinde, her iki takımın da marşları çalınarak seyir başlar sonrasında ise, kim gol atarsa onun marşı çalınır.
Karşılaşma bittiğinde de hangi takım galip gelmişse onun marşı çalınarak Galatasaray ve Fenerbahçeli taraftarlar kol kola girip mekanı dostça terk ederler.
Tabii ki taraftarların en büyük zevk aldığı konu ise, birbirlerini kızdırmaya dönük ilginç ve de çok hoş hatta renkli esprilerin zenginliğidir.
Ligin, Fenerbahçesiz, Galatasaraysız ve de Beşiktaşsız bir anlamı olmayacağını her üç takımın taraftarı da bilmekte.
Alanya’daki fanatik Galatasaraylılar, Hulusi Doğan, Mehmet Hacıkadiroğlu, Mehmet Ali Dim, Mustafa Berberoğlu, Hilmi Tokuş, Kerim Aydoğan, Fazıl Tunç, Necati Masatlı, Necati Şatana, Ferit Kesen ve daha birçok isim var. Fenerbahçeli fanatikler ise, Hasan Sipahioğlu, Servet Sipahioğlu, İsmail Haboğlu, Feyzi Açıkalın, Serdar Köseoğlu, Metin Erdem gibi benim bildiğim birkaç isim var.
Hacıkadiroğlu’nun kızdığı konu, Ömer Çavuşoğlu’nun bayrak yırtması, Aziz Yıldırım’ı en azından futbolda Atatürk yerine koyması ve Türkiye’de tek bir cumhuriyet varken bir de Fenerbahçe Cumhuriyeti saçmalığının ortaya atılması.
Sıradan bir Fenerbahçe sempatizanı olarak ben de sayın Hacıkadiroğlu’nun bu eleştirilerine bir ölçüde katılsam da, Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe’nin Atatürk’ü olarak gösterilmesi, Atatürk’ü küçültmekten çok büyültme amaçlı, Fenerbahçe Cumhuriyeti yakıştırması da, bir slogan olarak cumhuriyeti benimseme ve önemseme anlamına geldiğini de belirtmekte yarar var.
Ömer Çavuşoğlu’nun bayrak yırtması ve Galatasaray’ın Avrupa maçlarında Fenerlilerin rakip takımı desteklemeleri ise saçmalıktan ve aymazlıktan başka bir şey değil.
Bir Türk takımının Avrupa’da başarı kazanması, Türk futboluna puan kazandırırken, kazanılan bu puandan bütün takımlar yararlanmakta.
Bugün Şampiyonlar ligine iki takımla katılıyorsak bunu büyük ölçüde Galatasaray’ın Avrupa’da kazandığı başarılara borçluyuz.
Türk futbolu için böylesine önemli bir avantajı görmezden gelip, takımlarımızın başarısına destek olma yerine köstek olmaya kalkmak, aymazlık ve ahmaklık değil de ne?
Fenerbahçesiz, Galatasaraysız ve Beşiktaşsız bir ligin olamayacağı konusunda herkes hemfikirken, bu takımların başkan ve yöneticilerinden bazılarının taraftarlar arasında düşmanlık tohumu atacak açıklamalarda bulunmaları, en basit bir ifadeyle, rezillikten başka bir şey olamaz!
Son tahlilde, tüm olumsuzluklara rağmen, bütün takımlarımıza, bu ve bundan sonraki sezonlarda başarılar dilerken, bu başarının şikesiz ve de güzel futbolla süslenmesini ve de, bu başarının sadece Türkiye liglerinde değil Avrupa’da da gösterilmesi temennisiyle, herkese sevgi ve saygılarımı sunuyorum.