MEHMET Akif bir karakter abidesidir. Öylesine yaratılış ve fazilet adamıdır ki bunu şiir ve yazıları kadar ömrünün her karesinde yaşantısında görmekteyiz. Sözü özüne uygun, yaşantısı inancına uygun hayat süren çok ender bir kişiliğe...
MEHMET
Akif bir karakter abidesidir. Öylesine yaratılış ve fazilet adamıdır ki bunu şiir ve yazıları kadar ömrünün her karesinde yaşantısında görmekteyiz. Sözü özüne uygun, yaşantısı inancına uygun hayat süren çok ender bir kişiliğe sahiptir. Öz prensiplerini hareketleriyle zedelemeyen, hatta onları hayat tarzı haline getirebilen sayılı insanlarımızdandır.
Akif’in hayatında hep hareketlilik vardır. 63 yıllık ömründe durmak nedir bilmemiştir. İnancı, ideali, vatanın salahı, istiklali ve hürriyeti için vatan sathını karış karış dolaşmıştır. Durmayı ölmekle denk tutmuştur. Kuşçubaşı Eşref Bey’e yazdığı bir mektupta: “Gaye uğrunda çalışmak, didinmek ve ölmek… Ah ne güzel meşkale, o ne hoş eğlence, ne mesud hatime imiş…” diyerek gaye ve fazilet yolunun dönmez yolcusu olduğunu ifade etmiştir.
Mehmet Akif bu azim, inanç dolu, sağlam ve sarsılmaz mizaca doğuştan getirdiği ve çevresinden aldığı olumlu tesirlerle birlikte, en çok “Müslümanlık” ile ulaşmış ve karakterini İslamlık ile yoğurmuştur. O şöyle der:
“Müslümanlık insanlığa hakiki insanlığı öğreten, esaret zincirlerinin hepsini kıran, Allah’tan başka bir varlığa baş eğdirmeyen, Allah’tan başkasına el açtırmayan, hülasa en asil, en şerefli insanlık mefkûresini yaşatan bir dindir.”
Şahamet dini, gayret dini ancak Müslümanlıktır,
Hakiki Müslümanlık en büyük kahramanlıktır.
Bununla birlikte, İslam’ı yanlış anlamanın, İslam’ın özünden uzak dini kuruntuların, İslam inancını özde yaşamamanın, İslam’ı özünden uzaklaştırarak kendi anlayışı ile yorumlayıp yozlaştırmanın ızdırabını yaşar:
Demek İslam’ın ancak namı kalmış Müslümanlarda;
Bu yüzdenmiş demek hüsran-ı millî son zamanlarda
Akif’i, tanıyanlar karakterinin yıkılmamış ve sarsılmamış yönlerinden bahsederler. Her şeyden evvel ilim, fazilet ve dava adamı olan Akif’in, her olay ve her fikir karşısında, kendine mahsus kanaatleri olan gerçek münevver olduğunda hemfikirdirler: O, olayların ardından sürüklenmezdi, Fikrinden dönmeyi Allah’a isyan ve millete hakaret sayardı. Bukalemun soyundan tiksinirdi. Elli yıl, dininden, fikrinden, siyasi görüşlerinden asla sapma göstermemiştir. Vefatından üç gün önce verdiği mülakatında:
“Evet; ‘Doğacaktır sana vaad ettiği günler’ demişim. Bu mısra umutla imanla yazılır. İmanım olmasaydı yazabilir miydim? Zaten ben, başka türlü düşünüp başka türlü yazanlardan değilim. İçimde ne varsa, bütün duygularım yazılarımdadır.”
Akif’i öfkelendiren menfi kişi, dindar olmayandan hatta dinsiz olandan ziyade, zulme göz yuman, adaletten uzak, hakka aldırmayan, kendi rahatını temin ettikten sonra başkalarının ızdırabını hiçe sayanlardır. O, duygusuz, merhametsiz, insafsız, kendi menfaati ve rahatlığından başka hiç kimseyi umursamayan insanlara isyan etmiştir. Kahvehanede durmadan pinekleyip tembellik içine batmış kimselere “Dipdiri ölüler” demiştir. İnsanlık dururken yalakalık ve şebek maymunluğu yapanlara çok öfkelenir.
Akif’i tarafsız, insaflı kalemlerden okuyanlar, karşılarında gençliğin özlediği ”Örnek kişilik”i bulacaklardır. O Türk İstiklalinin müjdesini yücelerden alarak "Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın” diye haber veren adamdır. Bir ölüm kalım devresinde manevi değerlerimizi temsil etmiştir. O, halkın üstüne titrediği ilme ve ahlaka bağlı faziletlerin örnekliğini yapmıştır. Dürüstlüğü, yalan söylemezliği, gözünü budaktan esirgemez mücahitliği ve halk kitleleri üstündeki tesiri ile milli mücadeledeki gücü gençliğe modeldir. Kendisine model olarak özünden yetişmiş bir insan, Akif, gençliğin model arayışına en güzel örnektir.
Gençlik eğitiminde model/örnek kişi özellikle günümüzde çok önemlidir. İletişimin alabildiğince hızlı ve yaygın olduğu günümüzde gençlerimiz kişiliklerdin çok çabuk etkilenmektedir. Gençlerimiz; inancı, ideali, ahlakı, değerleri ve yaşantısı ile kendinden olmayan nice karakter bozukluğu yaşayanlarla yüz yüze gelmektedir. Ne yazık ki moda ve sair akımların pençesinde kendisine yabancı birçok kişiden etkilenmektedir. Bunun sonucunda çok olumsuz, hiç arzu etmediğimiz neticeler vuku bulmaktadır. Gençler, kendisine, kendi değerlerine, öz benliğine, inancına, gelenek ve kültürüne yabancılaşmakta hatta düşman kesilmektedir. Şahsî, ailevî, sosyal problemler baş göstermektedir. Bu gün toplumumuzda, kişilik bozulmaları, aile çatışmaları, ahlaksızlık, değer tanımazlık, kendi toplumu ile barışık olamama gibi problemler her bu neticenin ürünüdür. Bu sebeple eğitimin en önemli ve verimli yolu olan örnekleme metodunu gençlik eğitiminde iyi düşünmek, doğru örnekler göstermek, gençlerimizin bizi biz yapan değerleri özünde yaşamış Akif gibi büyüklerimizi model almalarını sağlamak gerek. (DEVAM EDECEK)