'Besle kargayı oysun gözünü” demiş atalarımız! Bu ülkede önemli görevlere gelmiş, bu ülke insanının her şeyden çok değer verdiği belli kurumlarda, bir biçimde, bir yerlere gelenlerden bazıları, ülkeyi ve ülke insanını düşünme...

“Besle kargayı oysun gözünü” demiş atalarımız!
Bu ülkede önemli görevlere gelmiş, bu ülke insanının her şeyden çok değer verdiği belli kurumlarda, bir biçimde, bir yerlere gelenlerden bazıları, ülkeyi ve ülke insanını düşünme yerine, suç işledikleri iddiasıyla yargılananları, mesleki dayanışma adına, onları kurtarmak için, bulundukları makamın sorumluluğunun ne olduğunu bile düşünmeden, ülkenin krize girmesi pahasına, bir tepki ortaya koyup, görevlerini bırakabilmekteler.
Halbuki yıllar boyu, sorgusuz sualsiz, bir çok asker, yine bunlar gibi paşalar tarafından ordudan ihraç edilirlerken, neden bu küçük rütbeli subaylara karşı mesleki dayanışma gösterilmedi?
İşin çok daha acı yanı, böylesine bir yanlışın yapılması için, sırf AK Parti düşmanlığına dayalı olarak, bazı kalemşorler, ordu mensuplarını tahrik edebiliyor, “Cumhuriyet demokrasiyle kurulmadı.” diyerek darbe çığırtkanlığı yapabiliyorlar.
İttihatçılığın bir kanadı olan aydın sivil denen, kendilerini seçkin olarak gören beyinler, tarih boyunca ordudan ellerini çekmemişler, saf ve temiz, idealist Türk kurmaylarından bazılarını, kendi çirkin emelleri için hep kullanmışlardır.
İttihatçı yapının köklerinin ne kadar derine gittiği yavaş yavaş çok daha iyi anlaşılmaya başlandı.
Umarız bu çirkin yapı, biran önce, kökten kazınır.
Önünde daha iki yıl varken, Genel Kurmay Başkanı, bu çok kutsal görevi yerine getirmekten imtina edebildi.
Böyle bir vatanseverlik olmaz.
İstifasında haklı bile olsa, “Gavura darılıp oruç bozulmaz!”
Kaldı ki, istifasının haklı bir yanı da yok.
Üç kuvvet komutanına gelince, onlar da emekliliklerini üç gün önceye alarak, kriz bezirganlarının ekmeğine yağ sürmeye kalkıp, onların alkışlarını alma komikliğine düştüler.
Komutanlarımız dolmuşa binip, bir yanlışa imza attılar.
Tüm bunları dile getirirken bir gerçeğin de altını çizmekte yarar var.
Komutanların bu yanlışlarına rağmen, her türlü baskı karşısında, geçmişteki komutanlar gibi, bildiri yayınlamaya, hükümeti uyarmaya hatta tehdit etmeye kalkma saçmalığı içine girmeden, sadece sorumluluktan kaçarak, darbe beklentisinde olanları da, biraz olsun mutlu edebilmek için, sessizce çekip gitmelerini de taktir etmekte de yarar var!
Devlet de devamlılık esastır.
Kimse “Ben olmazsam devletin işleri yürümez” havasıyla, kerameti kendinde görme saçmalığı içine giremez.
Devlet görevi yaparken, bazı arkadaşlar belli havalara girince, bizi büyüklerimiz şöyle uyarırdı. “Evladım boşuna havalara girme, devletin işi sandalyeyi koysan yine yürür.” derlerdi.
Tabii ki, “Kişi makama göre değer kazanmaz, makam kişiye göre değer kazanır” sözü de çok önemli.
Biz ne Paşalar, Cumhurbaşkanları, Başbakanlar gördük.
Kimini rahmet ve minnetle anarken, kimilerinin ise isimlerini bile hatırlamıyoruz.
İsimleri hafızalarımızdan silinenlere bu dört komutan da katılma hatasını yaptı.
- DEVAMI YARIN –