Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki oturumda, BDP Milletvekili Hasip Kaplan, terörü Meclis oturumunda resmen gösterdi. Bu ülkenin seçilmiş milletvekillerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde sık sık kavga etmelerine tanık oluyorduk...
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki oturumda, BDP Milletvekili Hasip Kaplan, terörü Meclis oturumunda resmen gösterdi. Bu ülkenin seçilmiş milletvekillerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde sık sık kavga etmelerine tanık oluyorduk ama su bardağını masaya vurup, parçaladıktan sonra, AKP Milletvekillerinin üzerine fırlattı.
Bizler vatandaş olarak, bu vekilleri seçip, Meclise gönderdik. Meclis salonundaki, atışma kavga ve küfürleri de yine bizler seyrediyoruz. Oh, ne ala, Meclisimiz iyi çalışıyor.
Korkularımız var, ya bir gün bu "ŞİDDET" gösteren vekiller, ellerinde silahla, bir birlerine ateş açarlarsa ne olacak? Eskişehir Üniversitesi'nde özel güvenlikçiler, düşmana saldırır gibi, gençlere saldırdılar. Tüm bunları çoluk çocuk, gençler, seyrediyor, sonra da gençler üniversitede, yumurta attıkları için tutuklanıyorlar. Örnekleri Mecliste, canlı seyreden gençlere kızmayın, onları mahkum etmeyin, sizler bu gençlere örnek oldunuz. Kadınlarımız gün geçmiyor ki, öldürülmesin, şiddete uğramasın. Her gün gündemde, bir kadın "Şiddete" uğruyor. Bir iki gündür de, karakolda bir kadının "İki polis tarafından dövülmesini" izliyoruz. Bu olayı seyredenler, yarın bir gün, aynı şiddeti göstermeyecek mi? Neyse ki dayak atanlar açığa alınmış. O bayan, her meslekten olabilir,görüntülerde,ne kadar çaresizce,dayak yediğini izledik. Halbuki suçu varsa, gerekli işlemin, yapılıp mahkemeye götürmeleri gerekmez miydi? Alanya bu konuda çok şanslı, polislerimiz ve Amirleri oldukça duyarlı böyle bir konuyu hiç duymadık. Biliyorsunuz ki Hırsızlar artık günümüzde, cirit atıyorlar,can yakıyorlar,hatta ev sahiplerine bıçak veya silahla saldırabiliyorlar. Polislerimiz, hırsızlara bile, el kaldırmıyor. Yakalandıktan kısa bir süre sonra da serbest kalıyorlar. Hatta bir hırsızın yakalanmasına tanık olmuştum, hırsız; "Ben eski bir hükümlüyüm, bana bir şey yapamazsınız" diyerek çığlıklar atıyordu. Ar damarı patlaması bu olmalı! Ar damarı demişken, bizim bir "HOCAMIZ" vardı. Adını "CÜBBELİ HOCA" diye biliriz bir de, tatil köyünde iki eşiyle, tatil yapardı hani, hatta bu modern hocamız Jet Ski ile denizde turlardı. Cübbeli Hocamız bir televizyon kanalında da sık sık konuşma yapar, zihinlerimizi aydınlatmaya çalışırdı. Cübbeli Hocamız tutuklandı. Zaman zaman, fuhuş yaptıran bir çeteden, bayan ısmarlıyormuş, ödediği ücrete de, "ZEKAT" diye isim koymuş. Vallahi bravo, bu adam bir de televizyon kanalından, halkımıza dini konuşmalar yapıyordu. Ne günlere kaldık? Türkiye ilerledi, evlilik programlarıyla, çağ atladı ve biz tüm bunları canlı canlı tanık oluyor, aile kavgalarını naklen izliyoruz. Ne kadar da değiştik, kendimizi biraz eleştirmemiz gerekmiyor mu? Yarın bir gün bu "CÜBBELİ" hapisten çıkınca da, TV kanalları yine ondan bahsederlerse şaşırmayalım. Her halde iki hanım ve diğerleri diyerek, bir dizi yaparlar.