Tarihi dedelerinden öğrenenler; belleyebildikleri tarihlerin anlamını kavrayamazlar. Elbette insanlar, kendilerine belirli tarihlere göre hedef koyabilirler. Bu iyi bir şeydir. Hedef 2023, 2071 gibi … Cumhuriyet kutlamalarından anlaşılan, 2023'ü...
Tarihi dedelerinden öğrenenler; belleyebildikleri tarihlerin anlamını kavrayamazlar. Elbette insanlar, kendilerine belirli tarihlere göre hedef koyabilirler. Bu iyi bir şeydir. Hedef 2023, 2071 gibi … Cumhuriyet kutlamalarından anlaşılan, 2023’ü hedef gösterenlerin 1923’ün anlam ve önemini anlamadıklarıdır. 1923; bir ulusun ipten alındığı gündür. Ulusun kurtarıcılarına minnet ve şükranlarını sunduğu gündür. Siyasetin saygınlığını hiçe sayanlar; cumhuriyetçiler ve karşıtları diye halkı bölmeyi marifet sandılar. 2023’ü görüp görememek takdiri ilahi diyelim; hedefi 2071’e uzatmak ne ola? Vurgu 1071’e ise dedim ya, 1923’ü hiç algılamamışlar. 1071 sadece ve sadece Alparslan’ın Anadolu’ya giriş tarihidir. Oysa Anadolu’nun Türkleşmesi daha öncelere gider. Kültürel egemenlik günlük olaylar sonucu değil, uzun birikim ve emeklerin sonucudur. Bu tarihe gönderme yapmak sığ ve ırkçı yaklaşımdır, bir anlam ifade etmez. Mustafa Kemal’in “Cumhuriyetin Temeli Kültürdür” sözü, yeni Cumhuriyetin kuruluş felsefesini anlatır. 1923 aynı zamanda devrimlerin ve kalkınmanın başlangıç tarihidir. Tarihlerle oynamak moda oldu. Since (!) 1950 ile başlayan görgüsüzlük ve yabancılaşma büyük sorundur. 1453’e vurgu yapan uyanık farkında olmadan “merdi Kıpti” gibi İstanbul’u yeniden zapt ettiğini anlatıyor. Beyaz ata binmesinin sebebi hikmeti Fatih’e olan özentidendir. Adam pişkin, gülüyor; ormanın içinde imar aldım, gelin suçuma ortak olun diyor. Elinin tersiyle de proje rulolarını iterek mimarları yerin dibine sokuyor. Reklamın iyisi kötüsü olmaz diyelim. Ancak; sesiz kalan oda temsilcilerine, böylesi iş adamlarına kulluk eden meslektaşlarıma bu reklam kapak olsun. “Mimarlık Devrimci Bir Eylemdir”; bu düşünceye sahip olmayanların yapabileceği meslek değildir, mimarlık. Görülen o ki; artık üniversiteler, öğrencilere meslek onuru ve sevgisi vermekte kusurlular. Bir arkadaşımın sıkça kullandığı bir fıkrayı affınıza sığınarak aktarayım. Adamın birini küfretmekten suçlu Kadı'nın karşısına çıkarmışlar. Savunma yapacak, tam o sırada telaşla bir adam içeri girer ve “Kadı efendi, kadı efendi, babam öldü, anam bana düşer mi?" diye sorar. Küfürbaz heyecanla ayağa kalkar ve Kadı'ya seslenir: "İşte ben bunun gibilerinin anasına avradına söverim Kadı Bey..."