Peygamberimiz, meşhur hadisinde 'Kostantin (İstanbul) bir gün fethedilecektir. Ne mutlu o kumandana, ne mutlu o askerlere” diyerek, Müslüman hükümdarları teşvik etmiştir. Bu hadisin gerçekleşmesi için, Arap hükümdarları İstanbul'a...

Peygamberimiz, meşhur hadisinde “Kostantin (İstanbul) bir gün fethedilecektir. Ne mutlu o kumandana, ne mutlu o askerlere” diyerek, Müslüman hükümdarları teşvik etmiştir. Bu hadisin gerçekleşmesi için, Arap hükümdarları İstanbul’a gelerek, şehri almak için günlerce savaşmışlar, ancak almaları mümkün olamamıştır. Eyüp’te medfun bulunan Eyüp Sultan da bu ordu ile 90 yaşına rağmen gelmiş, ancak geri dönmek nasip olmamıştır, Osmanlılardan da şehri almak isteyen hükümdarlar olmuş ama türlü sebeplerle alamamışlardır. En sonunda 21 yaşındaki Sultan Mehmet Han bu mucizeyi gerçekleştirmiştir. O’nun “Ya Bizans beni alır, ya ben Bizans’ı alırım” sözü, kendine ve milletine olan güveni göstermesi bakımından çok önemlidir. Nitekim, İstanbul’a hareket etmeden bir süre önce, “Bakalım, halkım ne düşünüyor?” diyerek bir sabah, tebdili kıyafet çarşıya gidiyor. İlk dükkandan şeker istiyor, ardından “pirinç de ver” diyor, dükkan sahibi “ben siftahımı yaptım, komşu daha yapmadı, onu da ondan al” diyor ve bu böyle devam ediyor. Yani bir dükkandan ikinci bir malı alamıyor. O Zaman yanındaki sadrazama “Arkamda böyle birbirini seven halk olduktan sonra değil Kostantin’i dünyayı alırım” diyor. 29 Mayıs 1453, Salı günü, muzaffer askerinin önünde beyaz atın üzerinde İstanbul’a giriyor. İlk uygulamasında da Konstantin halkına, “can ve mallarınızın emniyeti benim teminatım altındadır” diyerek ne kadar uygar bir hükümdar olduğunu gösteriyor. İstanbul’un fethi ile ortaçağ kapanmış, yeni çağ başlamıştır. Osmanlı devleti de imparatorluk hüviyetini kazanmıştır ve o tarihten sonra “Osmanlı İmparatorluğu” büyüdükçe büyümüş ve Viyana kapılarına kadar uzanmıştır. Bu büyük fetih olayını, büyük şair Arif Nihat Asya, “Fetih Marşı” ile ne güzel ifade etmektedir. Bugünün gençliğine ithaf ediyorum:

Fetih Marşı

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın?Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden...Senin de destanını okuyalım ezberden...Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Bu kitaplar Fatih'tir, Selim'dir, Süleyman'dır.Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinan'dır.Haydi artık uyuyan destanını uyandır!

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasınKızım, sen de Fatih'ler doğuracak yaştasın!

Delikanlım, işaret aldığın gün atandanYürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan!Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan....

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın?Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!