Titreyen elleriyle özensiz sardığı sigaranın birincisini yine bana uzattı Hacı. Biz çayla ve sigara dumanıyla ciğerlerimizi ısıtırken Sülo'da çıktı geldi. Direnmenin anlamsız olduğunu geri dönmemiz gerektiğine karar verdik. Yanan...

Titreyen elleriyle özensiz sardığı sigaranın birincisini yine bana uzattı Hacı. Biz çayla ve sigara dumanıyla ciğerlerimizi ısıtırken Sülo’da çıktı geldi. Direnmenin anlamsız olduğunu geri dönmemiz gerektiğine karar verdik.
Yanan ateşimiz biraz farmış, üşüyüp titremeye bile başlamıştık. Fakat buna rağmen sanki büyülenmiştim. Oturduğum yerden kalkmak gelmiyordu içimden. Derken benim gece ayazıyla oluşan dev kristal ağaçlarım geceyle gündüzün ısı farkına fazla dayanamadılar, peş peşe mahşeri bir gürültüyle yıkılıp kayboldular. Sülo’nun baksanıza buzlar kırılmaya başladı. İsterseniz kalalım teklifini Hacı geri çevirdi. Bu yıkılası dağı bilirim. zevkimizi kedere döndürmeyelim diyordu.
Toparlanıp dönüşe geçtik. Hızlı ama dikkatlice inerken Kızılin2i geride bıraktığımızda kıyamet koptu. Kızılin’in alt tarafında ana kütleden ayrılan kayalar yuvarlanıyorlardı. Dağda teke avcılarının en büyük korkularından biri olan kaya yuvarlanmaları aynen çığ sesi gibi patlamaya benzeyen bir sesle başlar. Şimdide öyle olmuştu. Arkada bıraktığımız koyakta kopan kaya parçaları gerek koparken, gerek yuvarlanırken, gerek çarptıkları yerlerde çıkardıkları ses kayaların çarptıkları yerlerde paramparça oluşları ve önlerine ne geldiyse alıp götürmeleri veya ezmeleri insanın kanını donduruyordu. Uzağında olmamıza rağmen şahit olduğumuz manzaran ayaklarımızın titremesine, o ayazda soğuk soğuk titrememize yetmişti.
Gerçi ben bunu ilk defa görmüyordum. Kartal Dağı’nda sürgün yerinin birinde de Avcı Mehmet ile yaşamıştık. Hatta kayalardan biri Avcı Mehmet’in sırt torbasına vurup onu devirmişti. Fakat böylesi büyük bir hareketlenmeyi şimdi burada görüyordum. Vahşi doğaya bir daha yenilmiştik. Böylece üçümüzde sanki seslenirsek kayalar tekrar harekete geçecekmiş gibi hiç konuşmadan çaya indik. O ayazda cayır cayır yanar gibi hissettiğim ayaklarımı suyan sokunca kendime geldim. Çayın kenarında içtiğimiz bir çay ve torbamda taşıdığım ağrı kesicilerden almamız bile baş ağrılarımızı kesmeye yetmemişti. Var gücümüzle yürüyüp Hacı’nın enini tuttuk.
DEVAM EDECEK