Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 6 Mart 2025 tarihinde gerçekleştirdiği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 250 baz puan indirerek %42,5 seviyesine çekti.
Bu indirim Merkez Bankası’nın aralık ayında başladığı indirim döngüsünün 3.’sü. Yüzde 50 ile başladığımız politika faiz seviyesi böylece yüzde 42.50’ye gelmiş durumda.
Ocak ayı enflasyonunun yüzde 5.03 ile beklentilerin epeyce üzerinde gelmesiyle birlikte yürekler ağıza gelmişti. Ancak aylık enflasyonun yüksek çıkmasının en önemli suçlusu “Hasta Katkı Payı” ücretlerinin 7 Liradan 40 liraya yükseltilmesi- yakayı ele verince, şubat ayı için bu kalemde yeniden düzenlemeye gidildi. Ve “Hasta Katkı Payı” ücretleri 20 liraya düşürülerek müdahale edildi. Ardından beklentilerin yüzde 2.27 ile altında gelen Şubat enflasyonu yüzleri güldürdü. Ve TCMB’nin faiz indirimi konusunda elini rahatlatmış oldu.
Merkez Bankası, 2025 yılında Para Politikası Kurulu toplantı sayısının 8 olarak belirlendiğini açıklamıştı. Buna göre yılsonuna kadar önümüzde 6 toplantı daha var ve ilk toplantıda 17 Nisan’da yapılacak.
Bundan sonra izlenecek yolda da faiz indirimleri geleceğini düşünmek yanlış olmamakla birlikte, otomatik pilota bağlanmış gibi düşünmemek de lazım. Yılsonu politika faizini yüzde 30-35’lerde göreceğimizi düşünüyorum.
Elbette Merkez’in atacağı adımları hem yurt içi ve yurtdışında yaşanacak gelişmeler hem de ekonomik veriler belirleyecek.
Bu açıdan bakıldığında, size hem iyi hem kötü haberlerim var.
Kötüsü ile başlayalım.
Yeniden Amerika’nın direksiyonuna geçen Trump tarifeleri arttırmak, ticaret savaşlarını harlamaktan geri durmayacak. Bu da dünya için pahalılık yani enflasyon demek olacak.
İyi haber ise Trump’ın gerdiği Avrupa, Türkiye’ye daha pozitif bir bakış açısı geliştirebilir. AB ile olan ilişkilerimizde yumuşama olabilir. Savunma endişeleri nedeni ile ilk sinyaller de gelmeye başladı.
Diğer yandan yurt içine bakacak olursak son PPK metninde de belirtildiği üzere 2024 yılının son çeyrek büyümesi hane halkının harcamalarının giderek artığını söylüyor. Yani talep istenildiği gibi kırılamamış. Bu da Merkez Bankasının daha büyük adımlarla faiz indirmesine engel oluyor.
Bu arada tabii yine olan sabit ücretliye ve dar gelirliye oluyor. Bankalar Birliğinin açıklaması acı tabloyu gözler önüne seriyor. Kredi ve kredi kartı borçlarını ödeyemediği için hakkında yasal takip başlatılan kişi sayısı 2023 yılına göre %39 artarak 1 milyon 663 bin 669’a yükselmiş durumda.
Kredi kartları demişken; özellikle yine sabit ve dar kesimli vatandaşın öyle lüksü içi falan değil karnını doyurmak için borcunu borçla çevirebilmek için kullandığı kredi kartlarına uygulanan faiz oranları - hala yasal takibe girmemiş olanlardan bahsediyorum tabii- Merkez Bankası faiz indirdikçe eskiden eş anlı olarak düzenlenirdi. Fakat kredi kartları gecikme faiz oranları 27 Eylül 2024’ten beri değişmedi. Yani politika faizi yüzde 50 iken ne oran uygulanıyorsa bugün yüzde 42,5 politika faizinde de hala aynı oran uygulanıyor. Dönem borcu 25.000 TL’nin altında olanlar gecikme için yüzde 3.5 faiz öderken 25.000 ile 150.000TL olanlar yüzde 4.25 ödüyor. 150.000TL’nin üzerinde dönem borcu olanlar ise yüzde 4.75 gecikme faizi ödemek durumunda.
Mesele faiz indirmek yükseltmek değil. Çünkü sorun sadece faiz ile çözülecek kadar basit olsa keşke. Mesele gerçek reformları yapmak. Mesele enflasyonu kalıcı bir şekilde düşürmek.
Faiz düşünce sabit ve dar gelirli kesimler rahatlamayacak. Rahatlama, rakamlarla oynamadan kalıcı olarak düşmüş bir enflasyon ortamında bu kesimlerin satın alma gücünü artıracak politikalarla olacak.
Hep söylerim. Bir kez daha yineleyeyim. Enflasyonu düşürmek isteyip de düşürememiş tek bir ülke yok yeryüzünde. Biz dönüp gerçekten ne istediğimize bir bakalım derim.
OK