GERİDE bıraktığımız yirmi yıl, küresel piyasalarda hatırı sayılır bir değişim rüzgârı estirdi. Bilhassa teknolojik açıdan oldukça hızlı seyreden bir gelişim süreci söz konusu. Bilgiye erişim hızının, kıyasıya bir rekabet alanı...

GERİDE

bıraktığımız yirmi yıl, küresel piyasalarda hatırı sayılır bir değişim rüzgârı estirdi. Bilhassa teknolojik açıdan oldukça hızlı seyreden bir gelişim süreci söz konusu. Bilgiye erişim hızının, kıyasıya bir rekabet alanı haline geldiği bu dönemde küresel piyasalarda kalıcı bir pozisyon elde etmek isteyen firmalar için teknolojiyi yakından takip etmek, kuşkusuz hayati bir önem taşımaktadır. Yalnızca reel pazarlarda aktif biçimde faaliyet gösterilmesi, piyasadaki konumun korunabilmesi için yeterli gelmemekte, firmaların faaliyetlerini mümkün mertebe dijital platformlara da taşıyabilmeleri gerekmektedir. Bu noktada, çağımızın en yeni ve sahip olduğu büyüme potansiyeli ile şirketler için adeta yeni bir arena haline gelen sektörlerinden biri olarak “Elektronik Ticaret’’ sistemi ile karşılaşmaktayız. Her birimizin bildiği hali ile e-ticaret; mal ve hizmetlerin tanıtım, satış, sigorta, dağıtım ve ödeme işlemlerinin bilgisayar ağları üzerinden yapılmasını mümkün kılan ve bu özelliği sayesinde bilgi ve iletişim teknolojileri ve ekonomi arasında kontak noktası haline gelmiş yenilikçi bir sistemdir.

Günümüzde hepimizin yemek siparişinden, giyim, aksesuar, organik tarım ürünü ve mobilya alışverişine hatta elektronik aletlerden gayrimenkule kadar pek çok alanda alım-satım amacı ile sıkça kullandığı e-ticaret sistemi; farklı ve zengin çeşitlilikteki ürün ve hizmetlere, herkesin eşit şartlarda erişmesini sağlayan önemli bir ekonomik araçtır. Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) ve Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği (EDİT) proje ortaklığı ile hazırlanan Türkiye e-Ticaret Pazarı 2013 raporunda hesaplanan 14 Milyar TL’lik e-ticaret hacmi, sektörün Türkiye ekonomisi için önemini açıkça göstermektedir. Bu nedenle sektörü “Üreticilere, tüketicilere ve genel ekonomiye katkısı’’ alt başlıkları ile incelemek; avantajlarını daha net görebilmeyi mümkün kılacaktır. Öncelikle üreticiler kısmına değinmekte fayda görüyorum. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerine göre 2012 yılında e-ticaret sistemi üzerinden 14 milyon 393 bin işlem gerçekleştirilmiştir. Bu demek oluyor ki, sistemin harikulade bir müşteri potansiyeli bulunmakta. Mevcut olan bu potansiyeli öngörmek sureti ile elektronik ticaret sistemini faaliyete geçiren firmalar; pazar alanlarını genişleterek dünyanın her yerinden daha fazla sayıda insana ulaşabilmektedir. Bir nevi e-ticaret şirketlere; kendi coğrafi ve fiziki sınırlarını aşma imkânı sağlamakta, aynı zamanda mevcut piyasalardaki pazara uzaklık, bilgi eksikliği, yüksek reklam ve dağıtım maliyetleri gibi dezavantajları da ortadan kaldırabilmektedir. Tüketiciler açısından değerlendirecek olursak; ticaretin tüm dünyada serbestleşme eğilimini arttırması sonucu pek çok yeni üreticinin e-ticaret sistemi ile dünya pazarına girmesi, söz konusu bu üreticiler için rekabeti arttıracaktır. Artan rekabet ile ticari işlem maliyetlerinin düşürülmesi ve ürün fiyatlarının kaliteden ödün vermeksizin daha aşağıya çekilmesi şüphesiz tüketicilerin yüzlerini güldürecek ve ceplerini rahatlatacaktır. Ancak özellikle belirtmeliyim ki bu sistemde; tüketicilerin korunması ve dijital ortamda güvenliğin sağlanması son derece önem arz etmektedir. Bu nedenle sistemin düzenli işlemesi açısından sürekli denetimler şarttır. Güvensiz bir ortam, öngörülen kârlılığın aksine sektörün gerilemesine neden olacaktır. Son olarak genel ekonomi açısından sistemi değerlendirmek istersek; e-ticaret sistemi üzerinden yapılan tüm işlemler kayıt altına alınabilmekte, böylece ekonomide kayıt dışılığın önemli ölçüde azalmasına katkı sağlanmaktadır. Buna ek olarak sektörün her firma için eşit olanaklar sunması, firmalar arasında haksız rekabeti önleyerek daha dingin bir rekabet ortamı oluşturmaktadır. Ayrıca yapılan ticari işlemlerin, vergi gelirlerini doğrudan ya da dolaylı olarak arttırması da devlet ekonomisine ciddi bir katkıda bulunacaktır.

Özetle; bir dakikanın bile altın değerinde olduğu teknoloji çağında ticaretin dijital platformlara taşınması oldukça önemli bir yatırım olup, üreticiler ve tüketiciler için büyük ölçüde zaman ve para tasarrufu avantajı sunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde e-ticaretin toplam perakende içindeki payı %5,5 iken ülkemizde bu oranın hala %1,3 olduğunu göz önünde bulundurarak, sektör için umut verici bir büyüme potansiyeli öngörmek mümkün. Öyle ise daha uzun yıllar sektörden sıkça bahsedeceğiz. Firmaların böyle bir büyüme potansiyelini göz ardı etmeyerek ticari anlamda her kanalı etkin biçimde kullanmaları, ekonomimizin küresel anlamda güçlenmesini sağlayacak ve gelişimine ivme kazandıracaktır.