Önünüzde, sizi mest eden çok güzel bir manzara var ve siz, bu manzarayı resmetmek, sevdiklerinizle paylaşmak hatta manzaraya konu olan şeyi daha yakından incelemek ve ona ulaşmak istiyorsunuz. Bunun için öncelikli olarak; manzaranızı paylaşmak...
Önünüzde, sizi mest eden çok güzel bir manzara var ve siz, bu manzarayı resmetmek, sevdiklerinizle paylaşmak hatta manzaraya konu olan şeyi daha yakından incelemek ve ona ulaşmak istiyorsunuz. Bunun için öncelikli olarak; manzaranızı paylaşmak istediğiniz kişileri belirlemeli ve onlarla birlikte, manzaranızı en güzel şekilde resmetmenin yollarını belirlemelisiniz. Örneğin; en canlı renkleri nasıl elde edeceksiniz, bunun için hangi boyayı kullanacak, hangi tekniği uygulayacak, kimlerden yardım alacak, manzaraya ne kadar uzaklıkta duracaksınız? Tabi ki tüm bunlar yeterli gelmeyecek, bir de yol arkadaşlarınızı, manzaranızı en güzel şekilde resmedeceğinize inandırmanız gerekecek… İnansınlar, inansınlar ki sizi yüreklendirebilsinler, inansınlar ki üstlerine düşen sorumlulukları layıkı ile yerine getirsinler. Haliyle bir süre sonra giderek kalabalıklaşacak ve aynı manzarayı resmetmek isteyen, birbirine inanan ve de güvenen bir topluluk haline gelecek, işbirliği yapacak ve tablonuzun, nasıl da gerçeğe uygun bir şekilde ortaya çıkmaya başladığını göreceksiniz… Şimdi bu örneği, biraz somutlaştırmak suretiyle işletmeler üzerine uyarlayalım. Söz konusu tablo; işletmenizin gelecek hedefleri, kurumunuzun bütün üyeleri tarafından paylaşılan gelecek tablonuz yani tam bir ifade ile sizin vizyonunuz. Söz konusu manzarayı görmeniz, beğenmeniz ve resmetmeye karar vermeniz, topluluğunuzun varoluş sebebi yani misyonunuz. Topluluğunuzu bir arada tutan inanç, sahip olduğunuz maddi varlıklar, manzara ile aranızdaki mesafenin uzaklığı ya da yakınlığı ise tamamen vizyon ve misyonunuzun bir biri ile uyum içerisinde olması ile ilişkili olmaktadır. Buradan hareketle çalışanlarınıza, sahip olduklarınız ya da elinizdeki imkanlar dahilinde sahip olabileceklerinizle uyumlu bir hedefler bütünü oluşturmanız onların, bu hedeflere ulaşmada göstereceği performansı doğrudan doğruya etkileyecektir. Kaldı ki hiç kimse, inanmadığı bir yolda, asla ulaşamayacağını düşündüğü hedeflere, güvenemeyeceği insanlarla birlikte yürümek istemeyecektir. O halde, işletme sahipleri ve yönetim birimlerinin öncelikli hedefi; çalışanlara umut vaat eden, ulaşılması mümkün ve gerçekçi bir vizyon belirlemek olacaktır. Akabinde ise, çalışanların ortak hedef ve beklentilerini yansıtabilecek nitelikte bir misyon oluşturulması gerekecektir. Şayet, hedef ve beklentiler arasındaki uyum sağlanamazsa; işletmenizin varlık sebebi de anlamını yitirecek ve manzaranız, görüş açınızın dışında kalacaktır. Sonuç itibariyle maddi ve manevi olarak ulaşmak istediğiniz hedeflerden hala uzaksanız, önce çalışanlarınızın hedeflere olan inancını ölçüp biçmeli hatta belki de takım arkadaşlarınızı yeniden süzgeçten geçirmelisiniz. Yine mi olmadı? O zaman, yağlı boya gerektiren bir tablo için takımınıza sulu boya sunmadığınızdan emin olmanızda fayda var…