17 HAZİRAN Cuma günü sabahı, CHP İlçe Başkanı Şevki Türktaş'ı telefonla aradım, nerede olduğunu sordum. 'Partideyim reis, tek başıma oturuyorum. Gel sana çay ısmarlayayım” dedi. Amacım, kendisiyle seçim sonrası geniş kapsamlı...

17 HAZİRAN Cuma günü sabahı, CHP İlçe Başkanı Şevki Türktaş’ı telefonla aradım, nerede olduğunu sordum.
“Partideyim reis, tek başıma oturuyorum. Gel sana çay ısmarlayayım” dedi.
Amacım, kendisiyle seçim sonrası geniş kapsamlı bir röportaj yapmaktı. Neredeyse koşarak CHP’ye gittim, hakikaten de Cuma günü olmasına karşın partide Şevki Türktaş, parti sekreteri ve parti görevlisinden başka kimse yoktu.
Konuyu izah ettim, teybin kayıt düğmesine basıp önüne koydum: “Başkan, ne istiyorsan söyle, harfine dokunmadan yazacağım” dedim.
İçinden ne geçiyorsa söyledi, ne gözünü budaktan ne de lafını dudaktan esirgedi.
Neler söylemedi ki Türktaş.
ANAP’tan CHP’ye geldiği günden bu yana CHP’nin ‘Herkesin çok konuştuğu ancak hiçbir icraatın yapılmadığı’ bir yapıda olduğunu gözlemlediğini söyleyen Türktaş, “Herkes konuşuyor ama icraat yok. CHP’deki bu zihniyeti değiştirebilirsek başarı da birlikte gelecek” dedi.
Sonra şöyle devam etti: “Oyumuzu 2007’ye göre % 100, 2009’a göre ise % 75 oranında artırmışız. Seçim sonuçlarını eline alan herkes bunu açıkça görebilir. Birileri neden bunun bu zamana kadar böyle olmadığını çok iyi analiz etsin.”
Siyasete yıllarını veren Türktaş, belki de CHP’nin tabanını rahatsız etme pahasına, konuşmasına şöyle devam etti: “Ben bu koltuğa oturduğumda kime ne söyleyeceğimi ve ne yapacağımı çok iyi biliyordum. Birileri bana karşı güç denemesi yaptı, listeyi yapanlar ve bana muhalefet edenler 12 Haziran’da gerçek gücümü gördü. Birileri beni test etti ve benim kim olduğumu anladı.”
Türktaş, peşinden şu açıklamayı yaptı: “Bazı arkadaşlara nasıl çalışılacağını, nasıl siyaset yapılması gerektiğini öğrettiğimize inanıyorum. Eğer bir gün bu koltukta ben olmazsam, artık CHP’yi iyi bir yerlere nasıl getireceklerini onlara öğrettim. Yerel seçimde ne olur, bilemem. O zamana kadar kim öle kim kala. Hele o gün bir gelsin. Şimdi bir şey söylemek erken olur. Elbette bizim hedefimiz Alanya Belediyesi’ne 50 yıl sonra CHP bayrağı dikmektir.”
11 Nisan’da açıklanan listelere giremeyen aday adaylarının seçim sürecinde partiye ve kendisine destek verip vermediğini de sorduğum Türktaş, derin bir iç çekerek, şu yanıtı verdi: “Bu seçim döneminde kafamıza bir şeyler yazdık. Hafıza doldu, bilgisayar doldu. Günlük not tutmadım ama aklımdakileri, yaşadıklarımı yazsam eminim en çok satan siyasi kitaplardan biri olur.”
Türktaş, 18 Haziran Cumartesi günü İl Başkanı Özer Ülken’in daveti üzerine Antalya’nın diğer 18 ilçe başkanıyla birlikte İl Teşkilatı’nda düzenlenen seçim değerlendirmesi toplantısına da katıldı.
Toplantı hakkında görüşünü almak için dün sabah telefonla ulaştığım Türktaş, Antalya’daki görüşmede herkesin eteğindeki taşları tek tek döktüğünü söyleyerek, bir anlamda CHP’nin iç hesaplaşma yaptığını belirtti.
Şu bir gerçek ki, Alanya’daki CHP teşkilatları Türktaş’tan sonra büyük bir ivme kazandı.
Partide eksikliği büyük ölçüde hissedilen “tabana inme problemi” bence Türktaş ile sona erdirildi.
Yıllardır CHP’nin başında olmalarına karşın, örneğin köylü ile diyalog kurma konusunda bile sıkıntı yaşayanlar, Türktaş’ın köylü ile diyalogunu gördükçe, eleştiri dozajını her geçen gün biraz daha azalttı, sığındıkları kuytu köşelerine biraz daha çekildi.
Siyasi kulislerde, partinin eski ve ileri gelenleri olarak adlandırılan isimlerince Türktaş’a “Seçimde partiyi neden üçüncü yaptın?” sorusunun birkaç güne kadar yöneltileceği konuşuluyor.
Eğer bu iddia doğru ise, bana göre eski CHP’liler Türktaş’ı daha maçın başında kaybederler.
Çünkü en başta, kendisini yıllardır takip eden bir gazeteci olarak, masa başında siyaset yapmayı sevmediğini bildiğim Şevki Türktaş’ın, CHP’ye saha çalışması doktrinini aşıladığını söyleyebilirim.
Kızmaca darılmaca olmasın ama köylünün ve işçinin yıllardır ihmal edilmiş nasırlı ellerini sıkma alışkanlığı Türktaş’la CHP’ye yeniden girmeye başlamıştır.
Bu tek örneğin bile, “Şevki Türktaş neden CHP’nin başında en az bir seçim daha kalmalıdır?” sorusuna yeterli bir yanıt olduğu düşüncesindeyim.
Türktaş bugün çıksa ve “Arkadaş, ben CHP’de huzur bulamadım, siyaseti bırakıyorum, bana müsaade” dese, onu kapalı kapılar ardında eleştirenlerin, hiç vakit kaybetmeden onu CHP’nin başında nasıl tutabileceklerinin hesabını şimdiden yapmaya başlamaları gerekir.
Çünkü…
% 70’i sağ görüşlü olan bir kentin seçmenine “sol” kavramını yerelde sevdirecek ve benimsetecek ender isimlerden biri Şevki Türktaş’tır.
Türktaş’ı kapalı kapılar ardından kıyasıya eleştirenlerin aynaya bakıp kendilerine asıl şu soruyu sormaları gerekir.
“Biz nerede hata yaptık ki, yıllarca merkez sağın partisi olmuş ANAP’ın eski ilçe başkanından medet umar hale geldik.”


Cepteki ilginç ‘Oy’un!

12 HAZİRAN 2011 Genel Seçimleri’nde Türkiye genelinde olduğu gibi Alanya’da da kazanan taraf AK Parti oldu. Seçim sürecine “dolaşılmadık köy belde, sıkılmadık el bırakılmayacak” parolasıyla giren Alanya’daki siyasi partilere son dönemde ilginç kişilerin gelmeye başladığı, cep telefonlarındaki ‘oy pusulası üzerindeki evet mührünü’ gerek ilçe başkanlarına gerekse parti yöneticilerine göstererek, “Oyumu size verdim, desteğinizi bekliyorum” deyip nakit para istedikleri öğrenildi. Ancak seçimden hemen sonra bazı internet sitelerine konulan, yasak olmasına rağmen seçim günü cep telefonlarıyla çekildiği sanılan bu fotoğraflar, bu tür kişilerin de foyasını ortaya çıkarır nitelikte. Çünkü internet sitelerindeki bu fotoğraflar, çok basit bir yöntemle anında cep telefonlarına indirilebiliyor. Böylece bu kişiler hangi partiye giderse, sanki o partiye oy vermiş gibi davranıp siyasetçilerden bazı taleplerde bulunabiliyorlar. Nasıl uyanıklık ama! Bu da seçim ekonomisinin yan sanayisi olsa gerek.