7 Temmuz 2018 tarihli yazımda; '…Ne Araplar kutsal bir ırktır, ne de Arapça, kutsal bir dildir. İslamiyet öncesinde kullanılan Arapça ne ise; İslamiyet sonrasında kullanılan Arapça da aynı Arapçadır. Araplara...
7 Temmuz 2018 tarihli yazımda;
“…Ne Araplar kutsal bir ırktır, ne de Arapça, kutsal bir dildir.
İslamiyet öncesinde kullanılan Arapça ne ise; İslamiyet sonrasında kullanılan Arapça da aynı Arapçadır.
Araplara ve Arapçaya kutsallık yükleyen ya da yüklemek isteyen çevreler, “TÜRKLERİN ARAPLAŞMASINI; İSLAMİYET’İN DE ANLAŞILMADAN YAŞANMASINI AMAÇLAYAN” çevrelerdir.
İslamiyet’in anlaşılmadan yaşanmasını isteyen, herkesin bildiği bu çevreler; Kur’an-ı Kerim’i Türkçeye çevirten ve ezanı Türkçe okutan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e, o nedenle düşmandır.
Hurafelerle bezeyip, anlaşılmaz hale getirdikleri İslamiyet’i; anlaşılır hale getirdiği için sevmezler Ulu Önder’i…
(…)
Hiç kimse, hiçbir dile, hiçbir ulusa kutsallık yüklemeye kalkmasın.
İlle de bir kutsallık yüklenecekse; her dil, her ulus (kendi ölçeğinde) kutsaldır”
dedik;
tepki(ler) geldi.
Çoğul eki olan “ler” i, ayraç içine aldım çünkü tepki birden fazla (üç adet) ama kaynağı tek bir kaynak; Diyanet Sendikası…
Üç tepki yazısı da aynı elden çıkmışçasına; yazmadığım şeyleri; yazmışım, kastetmişim algısı yaratmaya çalışılarak kaleme alınmış, iftira ve jurnal amaçlı bir yazı.
Beni telefonla arayan adı bende saklı bir ilin anılan sendika yetkilisiyle görüştüm. (Adını vermiyorum, çünkü uzun tartışmalarımızın sonunda, bana hak verdi ve benden özür diledi.)
O sendika yetkilisine de söylediğim gibi;
Sakın ola ki, hiç kimse, ne 17 Temmuz 2018 tarihli yazıma, ne de bu yazıma;“Arap ve de Arapça düşmanlığı için kaleme alınmış bir yazı" art düşüncesiyle yaklaşmaya kalkıp; öküzün altında buzağı aramasın.
Vermek istediğim ileti kısa, öz ve net.
EĞER ARAPÇA BİLMİYORSAN; KURAN’I TÜRKÇE ÇEVİRİSİNDEN OKU Kİ ANLAYABİLESİN. OKUYUP DA ANLAMADIĞIN BİLGİ, BİLGİ DEĞİLDİR.
KUR’AN TÜRKÇE OKUNSUN Kİ; OKUYAN, OKUDUĞUNU; DİNLEYEN, DİNLEDİĞİNİ ANLASIN…
Yanlış bunun neresinde?
Bu dinin ve bu toplumun, okuduğunu anlayanlara gereksinimi var efendiler; öküzün altında buzağı arayanlara değil.
Ama maalesef birileri, konu Kur’an olunca; ANLAŞILARAK OKUNMASINI, KUR’AN’IN VERDİĞİ İLETİLERİN BİLİNMESİNİ ve DOĞRU ANLAŞILMASINI İSTEMİYOR.
Bu çevreler istiyorlar ki; yoktan yarattıkları, kendilerinin de içinde olup çıkar sağladığı RUHBAN SINIFININ yaşamını sürdürmesi için, KUR’AN; ANLAŞILARAK OKUNMASIN, KUR’AN ANLAŞILMASIN Kİ; HERŞEY KENDİLERİNE DANIŞILSIN, YARATTIKLARI SÖMÜRÜ DÜZENİ, ÖLÜMSÜZ OLSUN…
Bunun için Araplara ve Arapçaya yoktan kutsallık yüklüyor; insanlarımızı ARAPLAŞTIRMAYA çabalıyorlar.
İşin ilginç yanı, başarılı da oluyorlar.
Aksi halde yüce dinimiz İslamiyet’i, bu denli bölüp parçalayan; her biri, ülkemizin ayrı ayrı altını oyan, bu denli çok tarikat ve cemaat olur muydu?
* * *
Yeri gelmişken Araplarla yatıp, Araplarla kalkan, Arap hayranı bu muhteremlere sormak istiyorum.
Siz hiç Arapların (sizlerin o Araplara ağladığınız kadar) biz Türkler için ağladığını, hiç gördünüz mü?
Siz hiç Karabağ’da Türkler katledilirken; bu katliamı protesto için gösteri yapan Suudlu, Mısırlı ya da herhangi bir Müslüman ülkeden, tek bir Müslüman gördünüz mü?
Siz hiç Kerkük’te, Türkmen katliamı yapılırken; Gazze sokaklarına dökülen tek bir Filistinli gördünüz mü?
Kuzey Kıbrıs’ı tanıyan tek bir Arap Ülkesi gösterebilir misiniz?
Söz konusu Müslüman Türkler olunca, neden tek bir Arap’ın sesi soluğu çıkmıyor? Türkiye dara düştüğü zaman neden tek bir Arap, çıkıp da; Müslüman Kardeşliğinden söz etmiyor?
* * *
Bakın Efendiler, sizler herkesin bilinenisiniz; ben de kendimi tanıtayım.
Ben pilavı elleriyle yiyen, deve sidiği içen, kadını aşağılayıp horlayan ve insandan saymayan Arap’ın ümmetinden değilim.
Ben binlerce yıllık tarihi olan, 16 devlet kurmuş, kadını baş tacı eden Göktürk torunuyum.
Kemalistim ben.
Laik, cumhuriyet değerlerine bağlı Türk oğlu Türk’üm.
Yerimizi, haddimizi ve düzeyimizi bilelim lütfen.